Antalya gerçek anlamda sanki cannetten bir köşe…
Dört mevsimin aynı anda yaşanabildiği bir şehir Antalya…
İnsanların bir yandan denize girip bir yandan da karda kayabildiği bir şehir Antalya…
Antalya ve Antalya’da yaşayanlar gerçekten çok şanslı.
Antalya’ya yeni bir şans daha güldü ve Hipodrom açıldı.
Antalya’nın parlayan yıldızı olarak adlandırılan Döşemealtı ilçesinde geçtiğimiz günlerde açılışı yapılan hipodromda koşular da başladı.
Kimine göre at yarışları kumara giriyor ve haram olarak adlandırılıyor.
Kimine göre ve bana göre ise hipodromun Antalya’ya açılması büyük bir şans.
Bölgenin kalkınması ve şehrin değer kazanması adına hipodromun Antalya’da açılması çok önemli.
Bölge ve şehir ekonomosinine koyacağı katkı da yadsınmamalı.
Yerel yönetimlere düşen ise hipodromun yollarını ve çevre düzenlemesini yapmak.
Ayrıca hipodromun yönetimine yardımcı olmak.
Yarış atçılığı, binicilik ve geleneksel atlı sporları olmak üzere sektörün 3 ana faaliyet kolunun Türkiye’de oluşturduğu ekonomik etkileri ve sektör büyüklüğü göz önüne alındığında hipodromun büyük bir bacasız sanayi olduğunu söylemek mümkün.
Bir hipodromun ne gibi katkısı olabilir ki diye düşünenlere vereceğim rakam dudak uçuklatan cinsten.
Yıllık 3,5 milyar liranın üzerinde sektörün katkısı bulunuyor.
Kamu bütçesine ise katkısı 2 milyar lira civarında…
İstihdam noktasında da hipodrom büyük önem arz ediyor.
Bir atın dolaylı ve çarpan etkileriyle üç kişiye istihdam yarattığını düşündüğünüzde hipodromun önemini bir kez daha anlıyoruz.
Üç kişinin istihdamı demek de ortalama 10-12 kişinin geçimini sağlaması anlamına da geliyor.
Aslına bakılırsa hipodrumun Antalya’da açılması da hiç kolay olmadı hani.
14 Yıllık bir serüvenin ardından 110 milyon lira civarında bir harcama ile açılabildi.
Her seferinde deniz, kum ve güneş üçlemesinden çıkılması gerektiği turizmciler ve yetkililer tarafından dillendirilirken sağlık turizmi ön plana çıkıyordu.
Oysa ki atlar da ayrı bir turizm dalı olarak aslında önümüzde duruyor.
Şimdilik haftada iki gün at yarışı koşuları olacak.
Her yarış Antalya adının duyulması Antalya adının markalaşması adına çok önemli.
Bazı şeylerin farkına varmalı ve at gözlüklerini bir kenara atarak şehrin gelişmesine katkı koyacak projelere destek olmak gerekiyor.
Turizmin 12 aya yayılması noktasında adeta bir mihenk taşı olarak görülüyorsa Antalya’daki hipodrom bazı şeyler değişiyor demektir.
Döşemealtı ilçesinde 810 dönümlük araziye kurulan ve Türkiye’nin en büyük 3’üncü hipodromu olma unvanını taşıyan Antalya Hipodromunda sentetik ve yarı sentetik olmak üzere iki yarış pisti, bin 104 ahır bulunuyor.
Antalya hipodromu, Adana, Ankara, Bursa, Diyarbakır, Elazığ, İstanbul, İzmir, Kocaeli ve Şanlıurfa’nın ardından Türkiye’nin 10’uncu hipodromu olarak yarış fikstüründe yerini aldı.
Antalya hipodromunda kış ve sonbahar yarış sezonlarında Arap atları için 105, İngiliz atları için 137 olmak üzere 242 koşu gerçekleştirilecek.
Koşular, Ocak-Aralık arasında her çarşamba ve cuma günleri haftada 2 yarış günü şeklinde olacak.
Tüm bunlar dikkate alındığında hipodromun tek başına bir hipodrom olmadığını ve büyük katkıları olduğunu görüyoruz.
Bizler de her zaman için Antalya’ya hizmet eden, tuğlanın üzerine bir tuğla daha koyanlara bugüne kadar teşekkür ettiğimiz gibi bundan sonra da teşekkür etmeye devam edeceğiz.
TEŞEKKÜRLER…
News
