Bakanım ve Genel Başkan Erkan MUMCU ile telefonda konuşurken, Ankara Kent Konseyi Salonunda yapılacak bir toplantıdan söz ettiler.
Ben de bir gün sonra (27 Mayıs 2025) Sayın Genel Başkan ve Bakan MUMCU'NUN söz ettiği, Gençlik Parkının "Hergelen/Hergele Meydanı" tarafı girişi, eski Opera Binasının yanındaki Kent Konseyi Salonunda, Türk Demokrasi Vakfı’nın (TDV) düzenlediği “28 Mayıs: Bütün Yönleriyle Darbeler ve Vesayetler” konulu konferans ve toplantıya gittim.
Sağ siyasetin bütün ağır topları oradaydı ve açılışı da Vakıf Başkanı Baki Mert yaptı ve konuşmasında beni çok eskilere götürdü:
"Mahmut Eren diye bir adam tanıdım. Aslında ülkücü bir adamdır Mahmut Abi çok kalender bir adamdı. Soyadı Eren. Mahmut Abi 1980 darbesinde sonrasında içeride yatıyor. Yatarken Erdal Eren'le aynı koşu paylaşıyor ve şöyle bir olay gelişiyor.
Erdal Eren hücrede yatarken, o dönemin şartları. Jandarma geliyor 'asker katili polis katili uzat elini' diyor. Erdal Eren'de ellerini uzatıyor. Ve gardiyan yorulana kadar Erdal Eren'i dövüyor. Bunu gören Mahmut Abi dayanamıyor ve gardiyan daha sonraki gelişlerinde yaklaşık 3 ay boyunca 'uzat ellerini' dediğinde Mahmut Abi uzatıyor ellerini. Mahmut Abi dayak diyor." diye devam etti, gözlerim yaşardı ama yaşlar yüreğime aktı!..
Çünkü, Gardiyandan o kadar dayan yiyen Erdal, sabaha kadar ağlayınca dayanamıyor ve onun yerine sokakta mücadele ettiği çocuk için dayak yiyor.
Moderatör (Toplantıyı yöneten) Erkan Mumcu ise konuşmacılara sorular yönelterek ve Nasrettin Hocadan da iki anlamlı fıkra ile başladı açılış konuşmasına.
Gazeteci Taha Akyol ise:
"Niye 27 Mayıs'a gelindi? Önlenemez miydi? Milli Şef rejiminden iktidarın ve muhalefetin birlikte hazırladığı bir seçim kanunuyla kansız, kavgasız 1950'de iktidar değişikliği yapan bir ülke 1960'ta kanlı bir darbeyle karşılaştı. Burada sorun sadece darbelerde midir, bizim siyasi kültürümüzde demokrasi eksikliği, hukuk eksikliği gibi problemler var mı?
İki taraf köylerde kırahathaneleri birbirinden ayırırken, Kayseri'de Denizli'de Demokrat Partililerle, Cumhuriyet Halk Partililer taşlı sopalı birbirine girerken neden herhangi bir kurum veya herhangi bir entelektüel zümre veya halk içerisinden bir takım sivil inisiyatifler 'bunu yapmayın ikiniz de yanlış yapıyorsunuz' diye bir inisiyatif alamadı.
Bunları düşünmemiz lazım. Düşünmediğimiz sürece kültürümüzdeki uzlaşma eksikliği, sistemimizdeki denetim ve denge eksikliği devam eder. Sorunlar da birbirine benzer bir şekilde olmasa da nitelik itibarıyla aynı sorunlara yani özgürlükle otorite arasındaki çekişme sorunlarıyla her dönemde karşı karşıya geliriz.
Benim ders olarak söyleyeceğim şey kuvvetler ayrılığı yoksa, Anayasa yoktur".
Muhteşem bir DEMOKRAT, AYDIN tavrı.
Çankaya Üniversitesinden, Prof Dr Tanel Demirel ise:
"1950 Türkiye'sinde liberal demokrasi için uygun şartlar yoktu" diye başladı konuşmasına.
"1950 Türkiye'sinde liberal demokrasi için çok uygun, çok elverişli, sosyolojik ve kültürel şartlar, siyasi şartlar yoktu. Nüfusun yüzde 81'i köylerde yaşıyordu. Okul yazarlık olabileceğini yüzde 28 civarındaydı. Örgütlenmiş bir toplumdan söz edebilmek imkansız. Tek parti döneminde bütün dernekler sendikalarla kapatılmış. Mutlakçı bir devlet anlayışı var Osmanlı'dan gelen. Ortak kabul etmeyen, kendi gücünü sınırlandırılmasına hiç haz etmeyen, her türlü eleştiriyi nifak, her türlü eleştiriyi devletin bekasına tehdit olarak algılama eğiliminde olan bir devlet zihniyeti var. Aynı zamanda yine paralel olarak eleştiriye tahammülü zayıflık olarak gören bir kültür bu"!..
Evet Sayın Erkan Mumcu'nun dediği gibi, adalet terazisini elinde tutan Melek-Prensesin diğer elindeki kılıcın da adaletli ellerde olması gerekiyor, maalesef.
Konuşmacıların, 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesinde idam edilen Adnan Menderes (Başbakan), Fatin Rüştü Zorlu (Dışişleri Bakanı) ve Hasan Polatkan'ın (Maliye Bakanı) intikamının haksız yere 6 Mayıs 1972'de, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edilerek alınmasını vurgulaması ise, salonda herkesin nefesini kesti.
Gerçekten ülkemizin gelişmiş ve çağdaş bir ülke olmasını, demokrasinin de iktidarı eline geçirinceye kadar isteyenlere teslim edilmemesini istiyor isek, gerçekten bu demokrat tavırların desteklenmesi gerekir.
Toplantı için yapabileceğim tek eleştiri ise;
Konuşmacıların İNÖNÜ'NÜN çok partili döneme geçiş süreci ve darbe öncesi demokrat tavırlarını vurguladıkları güzel analiz ve konuşmaları arasında, ülkemizin bugüne kadar gördüğü EN DEMOKRATİK ANAYASA olarak bilinen 27 MAYIS ANAYASASI'NDAN söz etmemelerini ise gündem yoğunluğuna verdim.
Dilerim ülkemin dört bir yanında ANAP önceki Genel Başkanı ERKAN MUMCU, Vakıf Başkanı Baki MERT, Gazeteci Yazar gazeteci-yazar Taha AKYOL ve Çankaya Üniversitesinden Prof. Dr. Tanel DEMİREL gibi aydın ve demokrat insanların sayısı artsın.