MEHMET TUNÇ MÜSTECAPLIOĞLU


ARTVİN BİR YANA KARADENİZ BİR YANA

Fransa-İsviçre-İtalya sınırında kayak yapan sporseverler aynı heyecanı Türkiye-Gürcistan dağlarında da yaşayabilir.


Kızım Su ile 11 yıl önce başladığımız bir baba-kız geleneğimiz var.

Her yıl baş başa tatile çıkıyoruz.

Bu kez sırada Artvin vardı.

Bukla Tur’un düzenlediği Macahel-Şavşat-Karagöl turuna katıldık.

12 yıl önce eşimle birlikte benzer bir rotada gezmiştik.

Doğu Karadeniz turu adı altında, ağırlıklı olarak Trabzon, Rize ve Artvin’i gezmiş, en çok da Artvin ve onun göl ve yaylalarından etkilenmiştik.

Uzungöl civarlarında yapılan plastikten,  renkli kaydıraklar o güzelim gölün kalbine bir hançer gibi saplanmıştı.

Henüz o yıllarda, Karadenizin yapsatçıları yaylaları, estetikten yoksun o çok katlı binalarıyla istila etmemişlerdi.

Endişem, aradan geçen bunca yılın ardından Artvin’in de doğasının bozulmuş olacağıydı.

Neyse ki yanılmışım.

Ağustos sonunda başlayan ve bir kaç gün bu enfes gezide, on bir kişiden oluşan gezginler olarak adeta bir bitki tünelinde sadece biz bizeydik.

Sadece biz, doğal güzellikler ve yerel lezzetler vardı.

Çok genç olmasına rağmen, olgun bir şoför gibi araç kullanan Serdar’ın emniyetli sürüşü ve Karadeniz ezgileri ile, kısa sürede Karadeniz havasına adapte olmuştuk.

Sanki Artvin ve yaylaları sadece bizim için diğer gezginlerin gezmelerine kapatılmıştı.

Zaman da durmuş gibiydi.

Bir türlü doyamamış, sonsuz para hırslı, bazı inşaatçı ve madencilerin doğa katliamlarını görmezden gelmeye çalıştık.

Türkiye’nin bu güzel bölgesi çok daha kârlı ve uzun sezonları hakediyor.

Sadece üç ay süren turizm sezonu, gençlerin büyük şehirlere göç etmelerini engelleyemiyor.

Oysa kış aylarında yolları kapayan, beyaz altın değerinde olan kar yağışı, bölge halkına kış turizminin kapılarını ardına kadar açabilir.

Lüzumsuz hava alanları, köprüler yapmak yerine, bu bölgeye kurulacak olan mekanik tesisler turizm sezonunu yılda 8-9 aya kadar çıkarabilir.

Polonya’dan Kars’a, Erzurum’a, Kayseri’ye doğrudan uçuşlar koyarak kayakçıları taşıyan tur operatörleri tanıyorum.

Tüm bu bölge yeni yapılan Rize-Artvin havalimanı ile bu pastadan payını mutlaka alacaktır.

Fransa-İsviçre-İtalya sınırında kayak yapan sporseverler aynı heyecanı Türkiye-Gürcistan dağlarında da yaşayabilir.

Tura dönecek olursak, Bukla Tur (“ne halin varsa gez” adlı sloganları ile çok başarılılar) becerikli ve doğa sever kadrosu ile misafirleri için zengin ve eşsiz rotalar hazırlamışlar.

Sıcak ve güler yüzlü oteller seçmişler.

Şansımıza neredeyse hiç yağmura yakalanmadık.

Kâh sisli, kâh güneşli gizemli doğada keyifli anlar yaşadık.

Dizim bana dilediğim gibi yürüme şansı vermese de, kızımın yanında olmak bana yetti de arttı bile.

GENÇ REHBERİMİZ FURKAN

Bu yetenekli genç adamdan da bahsetmem lâzım.

Henüz 28 yaşında olmasına rağmen Furkan, hem aileden turizmci hem de bir doğa sever.

Çiçekten, böceğe, kuştan, ineğe, tarihten, coğrafyaya, müzikten, yerel geleneklere kadar bizi bilgililerle donattı, güldürdü, duygulandırdı.

Gürcü kökenli bir aileden gelen Furkan, bizlere Laz, Gürcü, Hemşinli arasındaki farklara kadar anlattı.

Ahıska Türkler’i neden gelmiş, Rus harbinde neler yaşanmış, Gürcistan ile sınırımız nasıl belirlenmiş hepsini ondan öğrendik.

Bu genç adam adeta, ChatGPT’nin vücut bulmuş hâli gibiydi.

Umarım, Furkan gibi turizme gönül vermiş Karadeniz’in bu bilge gençleri, yakın bir gelecekte zorunlu olarak büyük şehirlerde kerhen başka işlerde çalışmak zorunda kalmazlar.

Tıpkı Avusturyalı, İtalyan, Fransız, İsviçreli, benzer doğada büyüyen gençler gibi doğup, büyüdükleri topraklarda zenginleşirler.

Şimdi, İstanbullu, Adanalı, New Yorklu, Ummanlı gezginler olarak gergin ortamlı, kaotik şehirlerimize geri döndük.

Yemyeşil doğasını, çalışkan ve inatçı insanlarını, bomboş ve neredeyse insansız çam ormanlarını tura katılan herkesin özleyeceğine eminim.

Haydi, Artvin ne çok uzak ne çok pahalı.

1.5 saatte bambaşka bir aleme ulaşmayı hepimiz hak ediyoruz.