CÜNEYT BOL


SOKAK KÖPEKLERİ SORUNU VE TARİHTEKİ VAKA... HOLLANDA BU SORUNU NASIL ÇÖZDÜ?

Hollanda ise Avrupa sokaklarında sahipsiz köpek sorununu çözmüş bir ülke olarak gösteriliyor.


Merhabalar sevgili dostlar;

Eskiden Antalya’da gece geç sokağa çıktığımızda veya ailemizden biri eve döneceğinde gayrimeşru şahısların musallat olacağından korkup, endişe ederdik, şimdilerde sokak köpeklerinin saldıracağından endişe eder olduk.

Benim oturduğum bölgede yaklaşık 15’e yakın sokak köpeği de ikamet ediyoR! Gece eve dönerken tanımadıkları zaman hırlayıp havlıyorlarlı, bir süre zat-ı şahanelerini ellerimle besledim, şimdlerde aramız iyi. Kedilerle ise bir sorunumuz yok, onlar artık bizden olmuş, çok iyli geçiniyoruz...

Fakat geceyarısından sonra gelen havlamalar,  sokakta olanların başının bir hayli dertte olduğunu gösteriyor.

Sokak köpekleri özellikle kadınlar ve çocuklar için büyük sorun. Sokak köpekleri kısırlaştırılırken kullanılan ilaçlar nedeniyle aşırı irileştiği için özellikle kadın ve çocukları fazlasıyla korkutuyor ve bu korkunun yarattığı kaotik ortamda, sürü psikolojisinin de etkisiyle köpekler  saldırganlaşabiliyor ve bunun sonucunda da yaralanmalar ve ölümcül vakalar meydana gelebiliyor.

BİZİM SORUNUMUZ AB’DEN BÜYÜK

Peki biz Türkler neden sokak hayvanlarıyla mücadelede başarısız oluyoruz da Avrupa nasıl bizden daha iyi sonuçlar alabiliyor ? Şimdi kimimiz, ‘Avrupa’da sokak hayvanlarının azalması nedeniyle sokakları farelerin ve böceklerin istila ettiğini, bu nedenle Avrupa’daki uygulamaların hatalı olduğunu’ söyleyebilir.

Ama bizim meselemiz sürüler halinde gezen sokak köpetlerinin zaman zaman ciddi saldırılarda bulunması ve bunun özellikle kadın ve çocuklar için ciddi riskler oluşturması... Yani Avrupa’nın meselesinden biraz fazla bir durumumuz var...

AYM İTLAFA KARŞI ÇIKMADI

Bildiğiniz gibi, Sokak köpeklerini ‘öldürmeyi’ içeren tartışmalı kanun teklifi 30 Temmuz’dan Meclis’ten geçti. Kanunun 2 Ağustos 2024’te yürürlüğe girmesinin ardından önce Niğde sonra Ankara Altındağ’da çok sayıda köpek ölü bulunmuştu. Belediyeler sorumluluk üstlenmemişti. 17 maddeden 16’sının iptali ve yürürlüğünün durdurulması için CHP, 15 Ağustos 2024’te AYM’ye başvurdu. Başvuruda, iptali istenen maddelerin hayvan hakları, kamu yararı ve yaşam hakkına aykırı düzenlendiği savunulmuştu. AYM, sahipsiz hayvanlarla ilgili yasal düzenlemeler içeren 7527 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a ilişkin iptal istemini reddetti. Yani hükümetin yaptığı değişiklik aynen kaldı, itlaf izni aynen geçeri...

İTLAFI REDDEDİP ORMANLARA BIRAKTILAR

Elbette biz Türkler sıcakkanlı, hoşgörülü, doğayla ve her türlü canlıyla barışık, sevgi dolu bir milletiz. O nedenle köpek katliamını içeren bir yasaya tepkiler büyük oldu. Kimi belediyeler itlafı direk reddetti, kimi belediyeler de kamuoyu tepkisinden çekindikleri için sokak hayvanlarını öldürmekten yana olmadı. Bu belediyelerin çoğu sokak hayvanlarını toplayarak ormanlık alanlara bıraktılar, bu nedenle  sorun biraz daha farklı boyut kazandı. Özellikle bazı belediyelerin sokak hayvanlarını kısırlaştırmak yerine topluca uyutulması da halkkın bir kesiminden, sivil toplum kuruluşlarından ve hayvanseverlerden büyük tepki gördü.

ACI OLAYLAR TEPKİYİ BÜYÜTTÜ

Yazının sonunda söyleyeceğim sözü şimdiden söyleyeyim; Bu mücadele aslında bir süreç meselesi. Hayvanların kısırlaştırılması ve üremelerinin önüne geçilmesi zaman isteyen bir konu. Ancak bazı acı olaylar nedeniyle toplumda ciddi bir sokak köpeği tepkisi oluşunca siyasetçiler tarafından yapılan düzenlemeye konulan hayvanların itlafı izni işleri karıştırdı... Sokak hayvanları sorunu oldukça eski, duygusal ve kapsamlı bir dert olduğu için yazı biraz uzayacak... Şimdi biraz da bu sorunun tarihine kısaca bakalım, sonra da Avrupa bu işi nasıl çözdü ona göz atalım...

İSTANBULDAKİ ‘HAYIRSIZ ADA’ VAKASI

Bizimbu kadim derdimize en önemli örnek olarak Osmanlı döneminde İstanbul’da yaşanan bir HAYIRSIZ ADA olayı var ki, günümüzde hala yürekleri titretiyor. 1910 yılında’da yaşanan ve Hayırsızada Sürgünü olarak isimlendirilen bu olayda, , İstanbul'da yaşayan 80 binden fazla sokak köpeği toplu bir şekilde Sivriada’ya gönderilmişti. Adaya bırakılan köpeklerin tamamı açlıktan birbirlerini yiyerek ölmüştü.

Köpeklerin adaya bırakılmasından iki yıl sonra Marmara Denizi'nde büyük bir deprem meydana gelmiş ve çıkan Balkan Savaşları neticesinde büyük bir toprak kaybı gerçekleşmiş, yaşanan felaketler adada ölen "köpeklerin laneti" olarak yorumladığı için bu bu olay. “Hayırsızada sürgünü’ olarak isimlendirmişti. Kimi kaynaklarda birbirini parçalayan köpeklerin çığlıklarının Sivriada’dan İstanbul’a kadar geldiği ve halkta büyük rahatsızlık rahattığı yeralıyor. Ortadoğu ülkelerinde sokak köpekleriyle mücadelede benzer yöntemlerin uygulandığı, örneğin İran’ın binlerce köpeği, etrafı duvarlı örülü bir bölgede tuttuğu çeşitli kaynaklarda belirtiliyor.

AB’NİN BİR DÜZENLEMESİ YOK

Şimdi gelelim Avrupa’nın sokak köpekleri sorununaa karşı nasıl bir yol izlediğine; Üülkeden ülkeye değişen uygulamalar var...

Avrupa Birliği’nin (AB) hayvan haklarıyla ilgili çeşitli düzenlemelerinin olmasıyla birlikte, sahipsiz sokak hayvanları konusunun nasıl çözüleceğine dair bir düzenlemesi yok. 

AB Hayvanları Koruma Konvansiyonu’nun 12. maddesinde, sokak köpeklerinin sayısının azaltılması için üye ülkelere gerekli önlemleri alma yetkisi verilmiş durumda.

Bu maddede üye ülkelerin tedbirlerini, "önlenebilir acı, ıstırap veya sıkıntıya neden olmayacak şekilde" uygulamalarının gerektiği belirtiliyor.

Avrupa ülkeleri bu konuda farklı yöntemler uyguluyor.

Farklı ülkeler; caydırıcı sert cezalar, barınak kapasitelerinin artırılması, kısırlaştırma, çip takma, belli bir aşamada "uyutma", hayvan sahiplerinin eğitimi gibi farklı yöntemler kullanabiliyor.

 ‘ACI VE ISTIRAP VERME’ 

Bazı ülkelerde sokak hayvanlarıyla ilgili düzenlemeler konusunda tartışmalar ve yer yer hayvan hakları savunucularının eleştirileri de devam ediyor.

Avrupa’daki birçok ülkede genel olarak sokak hayvanları toplanıp barınaklara götürülüyor ve varsa sahiplerinin bulunmasına yoksa da sahiplendirilmelerine çalışılıyor.

Bazı ülkeler bu aşamalardan sonra hayvanları "uyutabiliyor".

Bu durum, ülkeden ülkeye değişiyor.

Örneğin İsveç’te barınaklara götürülen sokak hayvanlarına ömürlerinin sonuna kadar bakılabiliyor.

Ancak İngiltere’de ise bu hayvanlar belli bir aşamadan sonra "uyutulabiliyor."

Bu kategorideki ülkelerde bu hayvanların barınaklarda ne kadar tutulacağı ülkeden ülkeye değişebiliyor. Kimilerinde haftalar kimilerinde ise aylarca tutulabiliyorlar.

KÖPEĞİN SAĞLIK SORUNU VARSA UYUTULUYOR

Almanya ve Belçika gibi kimi ülkelerde ise bu durumda "uyutma" ancak hayvanın sağlık sorunları olması durumunda gerçekleştiriliyor.

Yunanistan’da ise 3 ay boyunca sokak hayvanın sahiplerinin bulunması yoksa da sahiplendirilmemesi durumunda kısırlaştırılan ve aşısı yapılan hayvanlar, bulundukları yere bırakılıyor.

Sokak hayvanlarına çip takılması kıtada çok yaygın bir uygulama.

Her yıl yüz binlerce hayvanın sokağa bırakıldığı Avrupa’da, bazı ülkeler sert cezalarla caydırma yolunu da kullanmaya çalışıyor.

Örneğin Fransa’da beslediği hayvanı sokağa bırakanlar 45 bin Euro’ya kadar para cezası ve 3 yıla kadar hapisle cezalandırılabiliyor.

Hayvanlara kötü muamele konusunda da birçok ülkede yüksek para ve hapis cezaları bulunuyor.

Aralarında Almanya’nın da bulunduğu bazı ülkeler köpek sahipliği için vergi uygulaması getirmiş durumda.

Almanya’da bu vergilerin bir bölümü, barınakların finansmanı için kullanılıyor.

Bazı ülkelerde hayvan sahiplerinin eğitimine de önem veriliyor.

Avrupa’nın birçok ülkesinde bu alandaki sorumluluk yerel yönetimlerde.

Bazı ülkelerde polis de süreçte yer alıyor, bazılarında ise rol oynamıyor.

Bunun yanında birçok ülkede sivil toplum örgütleri bu alanda önemli görevler üstleniyor.

Bazı örgütler, özellikle barınaklara götürülen hayvanların sahiplenilmesi için de yoğun çalışma yürütüyor.

Hatta İsviçre gibi bazı ülkelerde bazı barınaklar sivil toplum kuruluşları tarafından yönetiliyor. Kaynak,Getty Images

Yerel yönetimler bir hafta boyunca köpeğin sahiplerini bulmak için çaba sarf ediyor.

Bu olmazsa köpekler sahiplendirilmeye çalışılıyor. Bu süreçte yerel yönetimler sivil toplum örgütleriyle eş güdümlü hareket ediyor.

Yeni sahip bulunamaması durumundaysa köpekler “uyutuluyor”.

HOLLANDA BAŞARI HİKAYESİNİ NASIL YAZDI?

Pei ‘Başarı hikayesi’ olarak gösterilen Hollanda’daki düzenlemeler nasıl?

Hollanda ise Avrupa sokaklarında sahipsiz köpek sorununu çözmüş bir ülke olarak gösteriliyor.

Ülkenin tarihinde bakıldığında özellikle 19. yüzyılda kuduz salgınlarına karşı toplu öldürmelerin olduğu görülüyor.

Günümüzdeki düzenlemelere bakıldığında ise hükümetin kısırlaştırmaya yoğunlaşan bir program izlediği görülüyor.

Bu program, “Topla, Kısırlaştır, Aşıla ve Aldığın Yere Bırak” adını taşıyor.

Bu programın ülkede kısa vadeli değil, uzun bir zaman dilimine yayılarak uygulandığı görülüyor.

Bu kapsamda sokak hayvanlarına kısırlaştırmadan aşılamaya çeşitli veterinerlik hizmetleri veriliyor.

Uluslararası çapta bazı hayvan hakları savunucusu örgütlerin de tek etik ve başarı getiren yol olduğunu savunduğu bu yöntemde, sokak hayvanlarının sadece yaşadıkları bölgede tutularak ve kısırlaştırılarak sokaktaki varlıklarının yok olması hedefleniyor.

Programın sonucu olarak artık ülke sokaklarında sokak köpeği bulunmuyor.

Bulunanlar da götürüldükleri barınaklar üzerinden sahiplendiriliyor. Hatta bu hayvanları sahiplenmek isteyenlerin belli bir süre sıra beklemeleri gerekiyor.

Bunun dışında birçok belediye, insanları sahipsiz hayvanları sahiplendirmeye özendirmek için hayvan satın almalarında vergiler yüksek oranlarda artırmış durumda.

Bu da hayvan barındırmak isteyenleri satın almaktan ziyade sahiplenmeye yönlendiriyor.

Ayrıca Hollanda polisi bünyesinde, sadece hayvanlara karşı işlenen suçları takip eden bir birim bulunuyor.

Bu birimde birkaç yüz kişilik bir polis grubu görev yapıyor.

Bu konuda şikâyette bulunmak isteyenler 144 numaralı telefondan Hayvan Polisi’ni arayabiliyor.

Hayvanlara yönelik suçları işleyenler yasalarda yüksek para cezaları ve üç yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalabiliyor.

Hayvan hakları konusunun önemli bulunduğu Hollanda’da, senato ve parlamentoda da temsil edilen De Partij voor de Dieren (Hayvan için Parti) adlı bir siyasi parti dahi bulunuyor.

 (Avrupa bilgileri kaynak; BBC)