İBRAHİM UYSAL

Tarih: 15.07.2025 09:45

GÜRKUT ACAR'I TANIMAK

Facebook Twitter Linked-in

Hani bir halk deyişi vardır, "yerden alıp havada yemek" diye. İşte biraz da o yıllardı. Lise bitmiş, bir yol gösteren yok, ayakları yere basmayan bir üniversite tercih listesi ile Üniversiteye girememiş, açıkta kalmışız.

Eeee Anan, Baban ve çevre de illa oku, sonra köye gel çiftçilik yap sana bir de dükkan açarız olur gidersin deniliyor.

Gece saat 23 haberleri sonunda, Üniversitelerin boş kontenjan açıkları duyuruluyor ve Fırat Üniversitesinde kontenjan açığı var.

Haydiiii, bilen olursa Fırat Üniversitesinin yeri bul ve kayıt olmaya git. Önce Adana, ardından Gaziantep, ardından Diyarbakır ve sonuç Elazığ'da Fırat Üniversitesini bul. .

Ön kayıt, ardından da kesin kayıt. Bir otel odasında kalıyorum ve her gün sabah otelin önünden hangi grup erken geçiyor ise ona takılıp gidiyorum. Ülkücü sağ, biraz kürt milliyetçisi ağırlıklı sol grup.

Tabi bir gün ona, bir gün öbürüne katılıp okula gidince dikkati çekmişiz; önce bıcak , sonra da tabanca namlusu ile "ne ayaksın" denilerek tehdit edilince, baktım pabuç pahalı, dosdoğru Veteriner Fakültesi Hocası Atilla Tanyolaç'a (Güler Tanyolaç'ın eşi), o "yok okuldan ayrılma", deyince dosdoğru Fakülte Dekanına.

Dekan Bey beni dinledikten sonra memleketimi sordu, "Antalya" deyince belgelerimi sekreterinden isteyip, sonra da bana verdi ve bir de "kendi arzum ile ile ayrılıyorum" yazısını imzalayıp dosdoğru Antalya'nın yolunu tuttum.

Tam da o sıralar Antalya İnşaat Meslek Y.O. açıldı. Oraya da bir kayıt. Okul, Bahçeyakasında, teknik resim dersleri Konyaaltı Caddesi üzerindeki Endüstri Meslek Lisesinde.

Sevgili Ömer Melli'nin Ağabeyi Şevki Melli gibi birçok Antalyalı ve Antalya'da çalışan bir çok kişinin yakınları ile birlikte kayıt olmuştuk.

Teknik Resim dersleri, sınıf kalabalık olduğundan iki gruba ayrıldı, çarşamba bir grup, perşembe bir grup. Ben de Perşembe grubundayım. Çarşamba günü okul çıkışı solcular, sayıları onu bulmayan sağcı öğrenciler ile kavga etmişler.

Perşembe sabahı erkenden okula bir grup Jandarma ve Polis geldi, ellerinde ismimin de olduğu 11 kişilik listeyi okuyup, hepimizi önce karakola, sonra da mahkemeye götürdüler.

Olaydan haberim yok, avukat falan kimin aklına gelir. Ben dersteydim dedim ama kim dinler, Hakim ya da Savcı "Antalyayı terörist yatağı yaptırmayacağım" deyip, bizi dosdoğru bugün yerinde yeller esen Antalya Kapalı Cezaevine tıktılar.

Olay duyulunca, başında Av Gürkut Acar'ın olduğu Baro ve CHP Antalya örgütü hemen olayı üstlendi.

Biz Perşembe öğleden sonradan, Pazartesi öğleye kadar "hapis" yattıktan sonra, öğleden sonra, Av. Gürkut Acar ve CHP örgütü sayesinde serbest kaldık ama bu kez de sicilimize, "sağ görüşlü öğrencileri darp" sucu şerhi düşüldü ve bir ömür boyu ne zaman "güvenlik soruşturması" istense, hep karşıma çıktı.

Gürkut Acar ile önceleri tanışıklığımız böyle başlamıştı. Herkesin olduğu gibi 12 Eylül 1980 darbesi bizleri de savurdu, ilişkiler koptu.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —