Değerli okurlarım; Bu gün köşe yazımda kağıtla ilgili önemli noktalara değinmek istedim. Yazar olunca haliyle kağıtın geçmişini elbette bende merak ettim. Kağıta gelen zamlardan dolayı kitap çıkartmak, hele ki kitap satın alıp okumak giderek zorlaşıyor. Kitap fiyatlarına gelen zamlar hem yazarları, hemde okurları zor durumda bırakıyor. Önceden edinilmiş kitaplar ile dolu bir kütüphaneniz var ise en büyük zenginlerdenseniz.
Kâğıt kullanımı amacı üzerine yazı yazılma veya baskı yapmak olsa da, endüstriyel ve inşaat sektöründe gerçekleştirilen işlemlerde, pek çok alanda temizlik ve paketleme malzemesi olarak, hatta özellikle bazı Asya kültürlerinde yiyecek katkı maddesi olarak kullanılan bir malzemedir. Eskilerden hatırlarsanız Türkiye’nin kağıtçılık yükünü taşıyan bir SEKA vardı mesela maalesef artık yok. 1934 yılında kurulan Seka 1998 yılında özelleştirme kapsamına alındıktan sonra anonim şirkete dönüştürülmüş ve 2005 yılında da Sümer Holding ile birleştirilerek kapatıldı. Günümüzde Türkiye'ye kağıt en çok Endonezya, Malezya ve Çin'den geliyor. Gelelim kağıdın geçmişine…
Bakalım kağıt bu güne gelene kadar neler yaşamış.
Kağıt ile ilgi bilinenler ve bilinmeyenlere birlikte bir göz atalım.
Kâğıdın henüz icat edilmediği eski çağlarda insanlar mağara duvarlarına semboller ve resimler çiziyorlardı. Yine aynı amaçla zaman içerisinde taşlar, ağaç kabukları, metal levhalar ve hayvan kemikleri de kullanıldı. 5.000 yıl önce ilk yazılı metinler ise Mezopotamya'da kil tabletler üzerine kazındı.
MS 105 yılında kendi kâğıt yapma tekniğini geliştiren Çinli saray görevlisi Ts,ai Lun, birçok kaynakta kağıdın mucidi olarak gösteriliyor. Ts’ai Lun’un icat ettiği kâğıt yapım tekniğinde önce dut ağacının kabuğu küllü su ile kaynatılıyor, dövülüyor ve hamur hâline gelene kadar yoğruluyordu. Ardından hamur, kalburun üzerine yayılıyor ve sıkıştırılarak içindeki su süzüldükten sonra kurutuluyordu. Gutenberg’in metal harflerle basma tekniğini bulması ve bunu matbaa makinesinde kullanması, zaman içerisinde kitaplara dolayısıyla da kâğıda olan talebi de artırdı. Bunun sonucunda farklı ham madde arayışlarına gidildi ve ilerleyen zamanlarda ağaçlar ve ağaçlardan elde edilen selüloz kâğıt yapımında kullanılmaya başlandı. Ts’ai Lun’dan günümüzde kâğıt yapım tekniği çok fazla değişmedi. Bitki lifleri bugün de hamur hâline getiriliyor, sonra nemli bir tabaka elde etmek için süzgeçten geçiriliyor ve ardından preslenip kurutuluyor. Temel fark günümüzde bu işler makineler kullanılarak yapılıyor. Ayrıca birçok ülkede doğayı korumak ve israfı önlemek adına kâğıt geri dönüşümünü teşvik eden uygulamalar yapılıyor. Kağıdın bulunuşu ile ilgili ilk kalıntılar yaklaşık 4 bin yıl öncesine yani M.Ö 2.yüzyıla aittir. Yapılan arkeolojik çalışmalarda rastlanan kalıntılara göre ilk kağıt kil tablet, parşömen, ahşap tablet gibi malzemelerden yapılmıştır. Mısırda bulunan ve Cyperius (papirüs) olarak adlandırılan bitkinin saplarının belirli boyutlarda kesilerek dövülüp hamuru haline getirilmesiyle oluşturulan ilk kağıt papirüstür. Daha sonra hayvan derilerinden yapılan ve pergament kağıdı olarak da bilinen parşömen, bugün bile kullanılan uzun süre dayanıklı yazı yazmaya ve resim yapmaya uygun bir kağıt çeşididir.
Kâğıtın hammaddesi selüloz, yani bitkilerdir. Birçok bitki selüloz elde etmek amacıyla kullanılsa dahi, selüloz üretiminde en önemli kaynak yüksek boylu odunsu bitkilerdir. Belli başlı üç nedenden dolayı bu sektörde, odunsu bitkilerden elde edilen selüloza daima ihtiyaç duyulmaktadır. Kağıta da geri dönüşüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önem kazanmaktadır. Neredeyse tüm kağıt türleri geri dönüştürülebilir durumdadır.
Üretimin önemi her alanda çok önemli. Üreten toplumlar her zaman kazanıyor. Gelişen ve gelişmekte olan ülkeler ekonomik açıdan üretimin değerini anlıyor. Üretime dayalı bir ülke olma hayalim devam ediyor. Umarım hayallerim gerçekleşir.
Sevgi ve saygıyla efendim.