İBRAHİM UYSAL

Tarih: 27.12.2025 17:51

MUSTAFA KEMAL PAŞA KIZILCA GÜNDE ANKARA’DA

Facebook Twitter Linked-in

Bu kaçıncı "Kızılca Gün" Ankaradayım yaşadığım, unuttum artık. 

    Yaşamımın çoğu protokol içinde geçti ama içeriksiz programları hiç sevmedim. İnsan, duygu, düşünce, deneyim ve bilgi yüklüdür; bunun için de o kadar zaman harcamak gerekir ki, sormayın gitsin.

   Dün akşam Ortaokul Öğretmenim, bugün Antalya'da Avukat Mahmut Akıncı Hocam aradı, hal hayırdan sonra "Bu Kızılca Günde Anıtkabir'de olalım" dedi.  Öğleye doğru karlı bir Ankara gününde yollarda olacağız. 

   Özellikle son yıllarda yurdum insanın geleceğe ilişkin umutları ve beklentileri öyle karartıldı ve körletildi ki, artık gençleri çoğu bile geleceklerini, umutlarını ve hayallerini bu toprakların dışında, başka ülkelerde arar oldular.

    Bazı ülkelerin insanları ise, bu ülkede ve bu topraklarda gelecek arar oldular.  Bu ne yaman bir çelişkidir?

    Sormak gerekmez mi?

    Neye göre, kime göre ve niçin, kimin için?

    Bugün #27ARALIK.  Peki neyin nesi, bu "27 Aralık 1919"?

    Ankara'da bile, çoğu kişi için yılbaşı öncesi telaşının son günleri, kimilerine göre ise yeni asgari ücrete 3-4 gün var.

    Bir çok Yurtsever için masalımsı bir konuya.gireyim.

    Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Develer tellal iken, pireler berber iken, ben ninemin beşiğini tangur, tungur sallar iken, bir Osmanlı Devleti varmış. 

    Bugün bile metedile edile, övüle övüle bitirilemeyen, bütün dünyaya hükmeden padişahları, halifeleri varmış. 

    Gel zaman, git zaman gelsin hareme savaş ganimeti cariyeler, şansı yaver gidenlerin bazıları da zamanla birer hanım sultan. 

    Anadolu ve Rumeli'nin Türk kızları mı? Onlar tarlada çalışsın, sürü gütsün, şaka değil, gerçekten şansı olanlar ise saraya değil ama ağaya, şeyhülislama, kadıya kuma gitsin. 

  Sevmek mi, kader utansın!

   Erkekler mi? 

   Babalarının var ise tarlalarında, tokatlarında çalışsınlar ya da ağaya maraba olsunlar. 

   Savaş mı çıktı, ver elini gavur ellerine dönülmeyen yollara revan olmaya.

  Ülke için yarınlar planı, ne gezer. Ye, iç, gez. Ekmek elden, su gölden.

   Dünya değişmiş, sanayi devrimi diye bir şeyler olmuş. Makineler 

almış başını gitmiş. Feodalizm, kapitalizme dönüşmüş, kapitalizm ise emperyalizm aşamasına gelmiş.

    Saray mı? Oooo, onun keyfi yerinde, Anadolu ve Rumeliden toplanan vergiler ve savaşacak gönüllü askerler ile keyif çatılsın gitsin.

    İmparatorluk toprak kaybediyor. Saraya bir şey olmaz değil mi?

   Ülkede Çanakkale'de 1915-16'larda düşmana dur denilmiş 57. Alaylar, Mustafa Kemaller var ama Sarayın derdi, kendi sarayı ve hazinesi.

    Daha aradan üç yıl bile geçmemiş ki bir 13 Kasım 1918 sabahı, sarayın önüne demirleyivermiş İngiliz temsiliyetinde, emperyalizmin donanması. 

    Mustafalar, Kemaller, Mustafa Kemaller dertli, tasalı ama gel gör ki Sarayın keyfi yerinde.

   Günlerden 16 Mayıs 1919 Cumadır. Öğleden sonra İstanbul Galata Rıhtımından Mustafa Kemal Paşa ve birlikte oldukları, biraz da çetrefilli yollardan İngiliz Validen alınan ama onları pek huzursuz eden "isyanları bastırmak" bahanesi ile Karadeniz'.e, Samsun'a doğru yola çıkış.

    19 Mayıs 1919'da artık Samsundadırlar.

    1919'un Haziran'ında, Amasya'dan haykırır Mustafa Kemal: 

    "Milletin Bağımsızlığını, yine Milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır!..." Amasya Genelgesi (22 Haziran 1919)

   Her ne olursa olsun, sarayın işbirlikçi saltanatından ve düşmanın işgalinden kurtarılacaktır bu vatan. 

    Ver elini Erzurum.

    23 Temmuz ERZURUM KONGRESİ.  Alınan kararlar: 

   Kurtuluş savaşını yapacak, yerel cemiyetler kurulacak sonra da; merkezi olarak  Anadolu ve Rumeli Müdafaa-ı Hukuk Cemiyetleri olarak örgütlenip, Heyet-i Temsiliye seçimleri yapılacaktır.

   Durmak yok, yola devamdır ama bu yol kurtuluşun yoludur.

   Ver elini 4 Eylül 1919'da , SİVAS KONGRESİNE. Ulusal kurtuluş için Amasya Tamimi ile belirlenen hedeflerin, Erzurum Kongresinde oluşturulan Cemiyetler aracılığı ile Anadolu ve Rumeli'de ulusal  kurtuluş heyecanı başar ve bu cemiyetlerin temsilcileri ile SİVAS KONGRESİ toplanır.

   Ulusal Kurtuluş için kurulan tüm dernekler, Sivas Kongresinde, HEYET-İ TEMSİLİYE haline dönüştürülür.

  Bugüne kadar yapılan bütün çalışmaların sonuçlarının alınması ve ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI'NIN ÖRGÜTLENMESİ, PLANLANMASI İÇİN, yurdun dört bir yanından seçilip gelen (HEYET-İ TEMSİLİYE) ile birlikte; HABERLEŞME ve ULAŞIM araçlarının üzerinde GÜVENLİ bir yer olan Ankara yollarına düşme vakti gelmiştir Mustafa Kemal'e.

   Mevsim kış, cepte para yoktur. Yine de düşülür bir 18 Aralık 1919 sabahı Sivas'dan, ANKARA yollarına. 

  27 Aralık 1919 Cumartesi öğleden sonra, Beynam Köyü üzerinden DİKMEN  sırtlarına gelinir.

   Mustafa Kemal ve arkadaşları kurtuluş için gelirler de, ANKARA'NIN SEYMENLERİ boş dururlar mı, onlar da KIZILCA GÜN'E hazırdırlar ve Mustafa Kemal'e söz veriler.

    Orta Asya Türk törelerinde, KIZILCA GÜN, devletin buhran yaşadığı dönemlerde, devleti ve milleti bu buhrandan çıkaracak bir lider seçiminin yapılacağı gün demektir.

   Ankara Seymenlerinin "Kızılca Gün" ilan edip, Mustafa Kemal'i de kurtarıcı gördükleri, Mustafa Kemal'in de kurtuluş sözü verdiği gündür bugün, 27 ARALIK 1919.

    Hamset kokan "nutuklar" atılmaz, anlamsız ve içeriksiz törenler ile kutlanmaz bugün.

    "Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa/ Askerin milletin bayrağınla çok yaşa!.."

    Biz de Korkuteli Ortaokulundan Mahmut Hoca ve  Öğrencileri olarak çıkacağız Anıtkabir yollarına, bu karlı soğuk Ankara gününde.

    Hoş gelişler ola, Mustafa Kemal Paşa  diyerek.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —