DOLAR 32,9949 -0.11%
EURO 35,8195 -0.26%
ALTIN 2.528,010,83
BITCOIN 22426581,14%
Antalya
33°

AÇIK

13:16

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

ALİ TONGÜLÜS yazdı / İSTATİSTİK.. ADALET.. VE VİCDAN

ALİ TONGÜLÜS yazdı / İSTATİSTİK.. ADALET.. VE VİCDAN
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İstatistiklere ve olaylara göre karar vereceksek..

Bunu “adaletli” ve de “vicdanlı” bir şekilde verelim..

Neymiş?

Son 3 yılda “köpek saldırıları” nedeniyle;

– 4 bin 269 olay yaşanmış..

– 10 kişi hayatını kaybetmiş..

– 2 bin 389 kişi yaralanmış..

– 6 bin 530 kişi mağdur olmuş..

Ve bu nedenle, “köpekler sokaklardan-caddelerden-meydanlardan çekilmeli”ymiş..

Peki, şimdi de bir başka istatistiğe bakalım..

Bırakın son 3 yılı, sadece 2021 yılında (yani 1 yılda) “motorlu araçlar” nedeniyle;

– 1 milyon 232 bin 957 trafik kazası meydana gelmiş..

– Bu kazaların 197 bin 261 adedi ölümlü-yaralanmalı kaza imiş..

– Bu kazalarda 5 bin 229 kişi hayatını kaybetmiş..

– Bu kazalarda 288 bin 696 kişi yaralanmış, yüzbinlerce kişi de mağdur olmuş..

Şimdi gelin bir KIYAS yapalım..

– 3 yılda.. 4 bin 269 olay ve sadece 10 ölüm..

– 1 yılda.. 1 milyon 232 bin 957 olay ve 5 bin 229 ölüm..

Bu durumda;

Motorlu taşıtlar, köpeklerden 500 kat daha tehlikeli görünmüyor mu?

Peki, buna rağmen bir vatandaşın da çıkıp, “motorlu araçları sokaklardan-caddelerden-meydanlardan çekelim” dediğini duydunuz mu?

Bu nasıl bir bakış açısıdır ki;

Kendisi gibi nefes alıp-veren, düşünen, sevinen, üzülen, sevgi isteyen, mutlu-mutsuz olan, acıkan-susayan bir CANLI için, “yok edin şunları” diyebiliyor?

Ve Köpeklerden 500 kat daha fazla tehdit oluşturan motorlu araçlara hala motorlu araç ekleme peşinde koşabiliyor?

Motorlu aracın bir faydası varsa, köpeğin de faydası var..

Biri masraf istiyorsa, diğeri çok daha fazla masraf istiyor..

Binlerce yıldır içiçe, kucakkucağa birlikte yaşamışız, şimdi niye yok etme arzusuna kapıldınız?

Elinizi vicdanınıza koyun..

Elbette motorlu araçlar yok edilmesin..

Ama, köpekler de yok edilmesin..

Sağlığı yerinde olan, karnı tok bir köpek “canı yakılmadıkça, korkutulmadıkça” kimseye saldırmaz..

Bunu sağlamak o kadar da zor olmasa gerek..

Yeni hazırlanan yasa önümüzdeki hafta TBMM genel kuruluna gelecek ya..

Meydana gelen “köpek saldırısı” olaylarıyla ilgili istatistikler medyada ve sosyal medyada sıkça yer almaya başladı..

Motorlu araçların dışında “sigara gibi, alkol gibi, ilaçlar gibi” insan ölümlerine neden olan o kadar çok argüman var ki..

Emin olun köpekler, en sonda gelir..

Tamam, istatistiklere  de bakalım..

Eğer istatistiklere ve olaylara göre karar vereceksek..

Bunu “adaletli” ve de “vicdanlı” bir şekilde verelim..

Devamını Oku

ALİ TONGÜLÜS yazdı / SEN DE Mİ MESUT KOCAGÖZ?

ALİ TONGÜLÜS yazdı /  SEN DE Mİ MESUT KOCAGÖZ?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

CHP’li belediye başkanlarının..

Ak Parti’li belediye başkanları tarafından yapılan, imalatı bitmek üzere olan, seçimdeki tercih nedeniyle yarım kalan bütün projelere SAHİP ÇIKMA gibi bir HASTALIKLARI var..

Daha önce Muhittin Böcek çok yaptı bunu..

1- Menderes Türel’in projesi olan yaklaşık 21 kilometre uzunluğundaki 3. Raylı Sistem’in son 2.5 kilometrelik bölümünü bitirdi..

Ama, bu projeyi sanki kendisininmiş gibi tanıttı, açılışını yaparken Türel’in adını anmadı, teşekkür etmedi..

2- Doğu Garajı’ndaki İş ve Kültür Merkezi ile Nekropol Müzesi her şeyiyle Menderes Türel’e ait..

Ama, Nekropol alanı açılırken de, iş merkezi a konusunda da bir kez olsun Türel’in adını anmadı, teşekkür etmedi..

3- Konyaaltı sahiline yapılan “Sahil Yaşam Alanı” konusunda da aynı tavrı sürdürüyor..

4- Antalya’nın ilçelerinde yapımına başlanan hal, otogar, sulama projeleri, asfalt plent tesisleri gibi yine Menderes Türel tarafından yapımına başlanan birçok tesisi de kendisi yapmış gibi haber yaptırdı, öyle gösterdi..

Yine hiçbirinde Türel’in adını anmadı, teşekkür bile etmedi..

Dün Antalya Pil Fabrikası yerleşkesinde bulunan Kıbrıs Anı Evi’nde de bunu bir kere daha gördük..

Dokuma Fabrikası yerleşkesindeki binaları yıkmadan restore ederek kentin önemli cazibe alanlarından birini yaratan Hakan Tütüncü..

Dün ziyarete açılan Kıbrıs Anı Evi’ni de projelendirmiş ve yüzde 99’unu bitirmişti..

31 Mart’ta yerine gelen Mesut Kocagöz, Anı Evi’nin ziyarete açıldığını bildirirken, Hakan Tütüncü’nün adını anmadı, emekleri için teşekkür bile etmedi..

Sanki kendisi yapmış gibi, “Pil Fabrikası yerleşkesinde bulunan Kıbrıs Anı Evi’nin kapılarını ziyaretçilere açtıklarını” bildirdi, o kadar..

Ak Parti’den CHP’ye geçen Mesut Kocagöz’den bunu beklemezdim..

Merak ediyorum; Mesut Kocagöz “amirlerinden” azar işitmemek için mi Hakan Tütüncü’nün adını anmadı acaba?

Sebep her ne olursa olsun, bu tavrı Mesut Kocagöz’e yakıştıramadım..

Farklı görüyordum, ama onun da diğer CHP’lilerden farkı yokmuş, yazık..

Devamını Oku

ALİ TONGÜLÜS yazdı / KÖPEKLERİ ÖLDÜRMEK SİZİ ‘ADİL’ YAPMAZ ‘CANİ’ YAPAR..

ALİ TONGÜLÜS yazdı / KÖPEKLERİ ÖLDÜRMEK SİZİ ‘ADİL’ YAPMAZ ‘CANİ’ YAPAR..
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Cumhurbaşkanı Erdoğan Dünya Tütünsüz Günü’nde, “tütün sadece insanı zehirlemiyor aynı zamanda dünyamızı da kirletiyor” dedi..

Daha önemlisi; “ülkemizde her yıl 85 bin insanımızı tütün canavarına kurban veriyoruz” ifadesini kullandı..

Sigara kurbanı 85 bin insan..

Peki, 1 yılda kaç tane insan “köpek saldırısı” nedeniyle öldü?

Türkiye’de  Mart 2022’den Aralık 2023’e kadar, yani 20 ayda sokakta başıboş yaşayan köpeklerden kaynaklı ısırılma, kuduz, trafik kazası gibi nedenlerle 92 kişinin öldüğü “tahmin” ediliyor..

Sigara yüzünden 12 ayda 85 bin kişi, köpekler yüzünden 20 ayda sadece 92 kişi..

“Yok edilmeyi” hangisi hak ediyor; sigara mı, köpekler mi?

Bir de “trafik kazaları kaç can almış”a bakalım..

Bunu, “iyice anlayın diye” bütün Türkiye’de değil, sadece Antalya’da olanlarla sınırlı tutacağım..

Ve “bayram tatili” trafiğini de bu konuya hiç karıştırmayacağım..

Antalya’da sadece 2024 mayıs ayı içerisinde 2.193 trafik kazasının meydana geldiğini, bu kazalarda 15 insanın hayatını kaybettiğini bizzat Vali Hulusi Şahin açıkladı..

Bu arada,  1.704 vatandaşımız yaralandı, birçoğu da sakat kaldı..

Ve dikkat..

Antalya’da mayıs ayı içerisinde köpeklerin saldırıp yaraladığı veya öldürdüğü 1 tane bile “vaka” yok..

Zaten genelde de köpek saldırıları sonucu yaşamını yitiren veya sakat kalan insan sayısı da neredeyse “yok”  denecek kadar az..

Sadede gelelim..

Trafikte  15 insan öldüğü için, “araçlar yok edilsin” diyen bir tek kişiye rastlamadım..

Ama değil 1 ay, 1 yılda bile bir-iki münferit “köpek saldırısı” olay yaşandı, bir-iki insan hayatını kaybetti diye, niye “köpekler yok edilsin” diye feryat ediliyor?

Bunun mantığını açıklayacak biri var mı aranızda?

Şunu iyi anlayın..

Allah insanla birlikte hayvanları ve bitkileri de yarattı..

Bunlara “can” verdi..

Ama, insanı bitkiler ve hayvanlardan daha üstün kılmadı..

Hiçbir kitabında, “ben dünyanın bütün canlı ve cansız varlıklarını insanlar için var ettim” demedi..

Ve sadece insan “düşünebilen, muhakeme gücü olan” bir varlık değildir..

Bilimsel deneyler kanıtladı; hayvanlar, hatta bitkiler de düşünebiliyor, muhakeme edebiliyor, acıkıyor, susuyor, seviniyor, üzülüyor, acı çekiyor, sevilmek istiyor ve korkuyor..

Tıpkı insan gibi..

Dilleriyle konuşamadıkları için düşüncelerini ve duygularını söyleyemiyor belki, ama bakışlarıyla ve hareketleriyle her şeyi anlatıyorlar..

Ve bencil, kendini beğenmiş, çıkarcı, her şeyin kendisi için yaratıldığına inanan insanoğlu bunları görmüyor, görmek istemiyor..

Diğer canlılara kulak vermek yerine “çıkar”ına kulak veriyor..

Bitkileri yok etmekten çekinmiyor, hayvanların yaşam alanlarını ellerinden alıp onları da ölüme mahkum etmekten geri durmuyor..

Bunu da geçelim..

Sokak canlarını yok etme arzusu içinde olanlara şunu söylemek zorundayım..

İnsan nüfusunu 8 milyardan 500 milyona düşürmenin planlarını yapan, bunun için de salgın hastalık, savaş ve ilaç sanayiini kullanmaktan çekinmeyen, hatta afetler üreten “küresel mafya”dan bir farkınız olmasını istiyorsanız..

Önce insan dışındaki canlı-cansız bütün varlıklarla birlikte yaşamanın bir yolunu bulmak zorundasınız..

“Kötü insan”ların sokaklara atıp aç ve susuz bıraktığı “can”lara kıymak insanı “akil ve adil” yapmaz, “cani” yapar..

Oysa öldürmeden, yok etmeden sokak hayvanları popülasyonunu azaltmak mümkün..

Sokak hayvanlarının bu kadar çoğalmasının iki nedeni var..

1- Belediyelerin görevlerini gerektiği gibi yapmaması..

2- Hayvanları oyuncak zannedenlerin evlerindeki canları sokaklara atması..

Belediyelerin asli görevlerinden biri de, sokak hayvanları için “rehabilitasyon merkezleri” kurmak..

Ve bu merkezlerde hasta ve sakat hayvanları iyileştirmek, hem de her gün “kısırlaştırma” yapmak..

Belediyelerde çalışan bir veteriner günde en az 8-10 kısırlaştırma ameliyatı yapabilir..

Ama yapmıyorlar..

Başkanlar da milleti eğlendirmekten kafalarını bu tarafa hiç vermiyorlar..

Böylece sokaklardaki başıboş hayvan sayısı sürekli artıyor..

Çoğalmayı önlemenin bir tek yolu var; belediye-hükümet elele verecek..

Belediyelerdeki veterinerlerin yatmak yerine çalışmasını sağlayacak..

İl ve ilçelerde bulunan veteriner kliniklerine de sokak hayvanlarının kısırlaştırması için bir kota koyacak..

Kırsalda da her köyün veya mahallenin muhtarına belli bir gün içinde belli bir sayıda hayvanı toplatıp belediye veterinerleri tarafından kısırlaştırılması sağlanacak..

Ve ve ve..

Köpek sahiplerine, evdeki hayvanlarını dışarı attıkları takdirde çok ağır cezalar uygulanacak..

Alın size çözüm..

Şimdi, “ötanazi” ile ilgili yasal çalışma yapanlara soruyorum;

Öldürmek yerine, doğumlarını önlemek daha “akılcı” ve daha “insani” bir çözüm olmaz mı?

Yapmayın, “yok etmek” insanoğluna verilmiş bir hak değildir..

Sigara, trafik kazası, köpekler, cinayetler, intiharlar derken..

Her ölen insan için bir suçlu bulup onu yok etmeye çalışırsak, geriye pek bir şey kalmaz..

Devamını Oku

ALİ TONGÜLÜS yazdı / GERİ DÖNÜŞÜ İMKANSIZ HATIRALAR..

ALİ TONGÜLÜS yazdı / GERİ DÖNÜŞÜ İMKANSIZ HATIRALAR..
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hem nostalji yapmanın..

Hem de birkaç kelam etmenin tam zamanı şimdi..

Bugün arife, yarın bayram..

Yarın hayatımızın güzel günlerinden birini yaşama fırsatımız var..

Bayram deyince; çocukluğumuzda kalan o mutlu anlara dair sonsuz heyecanlarımızın zirveye ulaştığı günler geliyor bir çoğumuzun aklına şüphesiz..

Geri dönüşü imkansız hatıralar..

Manevi duyguları en yoğun yaşadığımız, yaşattığımız, hayatın onca koşturmacası içinde aile kavramını hatırladığımız, hatırlattığımız, küskünleri barıştırma vesilesi olan bu önemli günlerin değerini iyi bilmek lazım aslında..

Çocukken beklentilerinizi, yaşlılara bakıp geleceğinizi düşünün biraz..

Ve yaşlılara hoşgörüyü ve saygıyı, çocuklara da sevgiyi göstermeyi unutmayın..

Kapınıza geldiklerinde onları geri göndermeyin..

“Hala hayattayken sevdiklerimizle bir arada olmak, yıllar sonra buruk anılar olarak yad edeceğimiz günler olacak” unutmayalım..

Günümüzde bırakın komşuları, akrabaların bile birbirlerinin yüzünü unuttuğu bir koşuşturma çarkının içinde boğuluyoruz..

Ve bayramların, “soluklanmak için ‘manevi duygulardan’ çok tatil anlamı içeriyor oluşu” çok üzücü gerçekten..

Bir çoğumuz için, “bayramlar dört gözle çekilen tatil günleri oldu” ne yazık ki..

Oysa eskiden o bayramlar; ne güzel günlerdi değil mi?

Dedeler, nineler, analar, babalar, amcalar, dayılar, teyzeler halalar, kuzenler, çocuklarla dolu evlerde kocaman kalabalıkların kavuştuğu, hasret giderdiği..

Sofralarda ailecek yemekler yenildiği, mütevazi fakat neşeli hayatların yaşandığı günlerdi, bayramlar..

Çocukken mi güzeldi acaba bayramlar, ya da hala sadece çocuklar için mi güzel?

Bayramlar mı değişti, yoksa biz mi büyüdük?

Bu klasik cümleler, ne yazık ki gerçeğe dönüşüyor..

Galiba biz büyüdük, “alım gücü” de arttı ya, kimse kimseye pek ihtiyaç duymuyor artık..

Ve o tatlı düşler de çok gerilerde kalıyor maalesef..

Hatırlayın, bayram daha bir hafta önce başlardı çoğu evde..

Şimdi bizler için o çok uzakta kalan o yıllarda annelerimiz, büyük annelerimiz ile oturur bayram baklavaları hazırlarlardı..

Günler öncesinden bayram alışverişine çıkılırdı..

Yepyeni bayramlıklarımızı yastığın altına koyar, sabahı zor ederdik..

O sabah hep birlikte bayram namazlarına gidilir, çıkışta eş dost, konu komşu, evde de kalabalık ailemizle büyük bir mutlulukla bayramlaşırdık..

Evin büyüklerinin ellerini öperek amansız bir bayram harçlığı kapma mücadelesi verirdik..

Kim daha çok para biriktirdi diye yarışa girerdik üstelik..

Biriktirdiklerimiz ile dişlerimiz çürüyene dek çikolata, dondurma ve parlak kağıda sarılı şekerler aldırdık..

Kapı kapı dolaşarak komşu büyüklerinin de ellerini öper cebimize, çanta ve poşetlerimize şekerlerle çikolataları doldururduk..

Maytap, mantar ve torpiller alırdık azarlanacağımızı bile bile..

Bir de lunaparklar, eş dost konu komşu hep birlikte panayır yeri olurdu..

 

Postacının getirdiği uzak dostlarımızdan akrabalarımızdan ve sevdiklerimizden gelen kartpostalları büyük bir heyecanla açar okurduk..

Teknoloji bu denli gelişmemişti, telefon kulübelerini veya mahallenin ileri gelenlerini ziyaret eder, sevdiklerimizle konuşmak için yoğun çaba verirdik..

Sanki eskiden ilişkiler daha yoğun, daha sıcak, daha güven vericiydi..

Nedeni yaşam biçiminde olsa gerek..

Hemen her alanda yoksulluk, fakirlik, eksiklik vardı ve en zengin insanlar bile bu durumun sıkıntısını çekerdi..

Çünkü bu bir ülke gerçeğiydi..

Dolayısıyla birbirine yakın olmak, destek vermek, güven duymak esastı..

“Komşu komşunun külüne muhtaçtır” ya da “ev alma, komşu al” gibi laflar işte o şartlarda üretilmişti..

“Ah nerede o eski bayramlar” demiyor muyuz şimdi?

Sanki bir şeyler eksik değil mi?

Devamını Oku

ALİ TONGÜLÜS yazdı / BUNLAR NİYE HEP CHP’DE OLUYOR?

ALİ TONGÜLÜS yazdı / BUNLAR NİYE HEP CHP’DE OLUYOR?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Mesela.. ‘Yasak Aşk’

Kepez Belediyesi’nde CHP’li bir meclis üyesi ile eşi de Kepez Belediyesi’nde çalışan bir kadınla “yasak aşk” yaşadığı iddia edildi..

“Tam da meclis toplantısının yapıldığı gün, kadının kocasının belediye binasında olay çıkardığı, polisin de alıp götürdüğü” söylendi..

Olayın şahidi çok, ama..

Yasak aşk olayında adı geçen meclis üyesi de sosyal medya hesabından, “beni karalamaya çalışıyorlar” türünden bir açıklama falan yaptı..

Merak ediyorum;

15 yıl boyunca Ak Parti’li bir Başkan tarafından yönetilen Kepez Belediyesi’nde böylesi bir “yasak aşk” olayı yaşanmadı da, 2 ay önce CHP’ye geçtikten sonra niye bu tür olaylar çıktı ortaya?

Böyle bir olay Ak Parti’li Başkan döneminde olsaydı ne olurdu biliyor musunuz;

“CHP apoletli gazeteciler” dahil, CHP yanlısı bütün gazete ve yazarlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başlayarak Hakan Tütüncü’ye kadar herkese, hatta Ak Parti’ye oy verenlere bile “rahmet” okurlardı..

Ama..

Gördüğünüz gibi hiçbirinden “tık” yok..

Gazeteci Erem Şentürk CHP’yi şöyle özetlemiş;

“İstanbul’da iki metrobüsün kafa kafaya çarpışması Ak Parti döneminde olsaydı, CHP’liler ağlama halkaları kurmuşlardı o anda, ‘AKP bizi öldürecek’ diye bağırıyor olacaklardı..

Bunların Saraçhane medyasının soytarıları var ya, TV’lerde naklen agnostik ayinler yapıyordu, yaygaranın tantananın bini bir paraydı..

29 işçi yanıyor, ama bu bir CHP’li belediye olunca çarpışma olayı ‘temas’ oluveriyor..

Ve ortada CHP’li belediye var, sus sus sus..

Teleferikte bilmem ne oluyor, CHP’li belediye sus sus sus..

İnsanlar toplu ulaşım araçlarını bile doğru dürüst kullanamıyor, CHP’li belediye sus sus sus..

Kent halkı trafikte çile çekiyor, CHP’li belediye sus sus sus..

Peki, bu CHP’li medya kuruluşları ve Saraçhane soytarıları neredeler?”

Geçtiğimiz günlerde CHP’li Kemer Belediyesi ile Muratpaşa Belediyesi’nde de “rüşvet, yasak aşk ve işten atma” gibi olaylar yaşandı..

1- Kemer’de bir işyerinin ruhsat işlemleri için haksız maddi menfaat temin edildiği iddialarına ilişkin gözaltına alınan 5 kişiden Kemer Belediyesi önceki dönem meclis üyesi M.T. ile belediye personeli B.B. tutuklandı..

Ama, CHP’li medya ve CHP apoletli yazarlar, “CHP’li belediye sus sus sus” moduna geçtiler..

2- Muratpaşa Belediyesi’nde mayıs ayının sonlarında yaşanan olayların içinde işten atılan bir kadın vardı..

İşten çıkarılan G.B. ilk önce Başkan Yardımcısı’nın ofisine giderek camı çerçeveyi kırdı, döktü..

Ardından “masanın altına saklanan” kadın Başkan Yardımcı’sına yöneldi, bağırdı çağırdı, kapıları tekmeledi falan..

Yani, Muratpaşa Belediyesi’nde büyük rezaletler yaşandı, “daha çok rezalet yaşanacak” diyenler de var..

Ama, CHP’li medya ve CHP apoletli yazarlar bunda da “CHP’li belediye sus sus sus” moduna geçtiler..

Özetle..

Yıllardan beri CHP’de onlarca rüşvet, yasak aşk, taciz, tecavüz gibi hemen her türlü olay yaşandı..

CHP’li medya ve CHP apoletli yazar takımı ile “Saraçhane soytarıları” bütün bu olayları, “aman canım büyütmeye ne gerek var, hayatın içinde olur böyle şeyler” diyerek sus sus sus..

Ama, bu olayların bir tanesi bile Ak Parti’de, Ak Parti’li bir belediyede olursa, “canhıraş” çığlıklarla saldırıya geçip, TV’lerde “attırıyor”lar..

Böyle bir “garabet” içindeyiz yani..

Devamını Oku