DOLAR 32,9546 -0.15%
EURO 35,8004 -0.23%
ALTIN 2.524,730,69
BITCOIN 22212694,11%
Antalya
32°

AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

DURSUN GÜNDOĞDU yazdı / ANTALYA’DA ORGANİZE BİR İNSAFSIZLIK

DURSUN GÜNDOĞDU yazdı / ANTALYA’DA ORGANİZE BİR İNSAFSIZLIK
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Şimdi size anlatacağım hikaye gerçek hayattan alınmıştır.

Hikayede adı geçenler gerçek kişilerdir, olaylar da birebir yaşanmış ve halen de yaşanmaktadır.

Bu hikayede vicdansızlığın nasıl dibe vurdurulduğunu göreceksiniz.

Koca koca devlet kurumlarında kimlerin, kişisel egolarını tatmin etmek için nelerle uğraştığını, alt kademedeki yöneticilerine, ‘Durun ne yapıyorsunuz?’ diyeceklerine onların da yangına körükle gittiklerini göreceksiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bahsettiği iki ayaklı kibir abideleri ve organize bir insafsızlar grubu ile nasıl karşı karşıya kaldığımızın hazin bir hikayesidir bu…

Evet, acıma ve merhamet duygularından yoksun bu kişiler az da olsa maalesef bürokraside vardır ve söz sahibidirler.

Kendilerini o mevkiye getiren iktidar mensuplarının emriyle hareket ettiklerinden vicdanlarını askıya almışlardır.

Bazı kurumlarda güçlünün güçsüze zulm ettiği bir düzen vardır.

Ezilen yine sırtını dayayacağı kimsesi olmayan kimsesizlerdir…

Bu girizgahtan sonra gelelim meseleye…

Yer; Manavgat Devlet Hastanesi…

Gül Ayşe Yücel ve yüzde 97 görme özürlü eşi Fuat Yücel burada çalışmaktadır.

Gül Ayşe Yücel temizlik işçisidir, eşi ise hastanenin telefon santralinde yıllarca devlete hizmet vermektedir.

Bir gün Gül Ayşe Yücel’den yoğun bakımdaki hastaların temizlik bakımını yapması istenir.

O, “Ben paspas yaparım, orayı burayı temizlerim, yoğun bakımdaki hastanın temizlik bakımını yapamam” deyince kıyamet kopar.

Hakkında soruşturma açılır, ‘İhtar’ mekanizması çalıştırılır.

İhtara gerekçe ise ‘İzinsiz olarak iş yerini terk etme’ suçlamasıdır.

Oysa, Gül Ayşe Yücel, 14 yıldır olduğu gibi görme özürlü eşi Fuat Yücel’i her mesai bitimi 20 dakika uzaklıktaki evine bırakıp yeniden hastaneye mesaisinin başına dönmektedir.

“Artık bırakamazsın, bundan sonra kendi gitsin” derler.

Adam kör…

Hem de yüzde 97 oranında…

Nasıl gitsin gelsin?..

Eee, sen dediklerini yapmazsan gelsin mobing, gitsin kınama…

İzin verilmediği için eve bırakılamayan Fuat Yücel, o günden sonra santral odasında çaresiz eşinin mesaisinin de bitmesini bekler.

Fazladan 8 saat, yani mesaisi de dahil tam 32 saat o santral odasında kalır.

Resmen rehindir.

Gül Ayşe Yücel mesaisi bitince eşini alır evinin yolunu tutar.

Bu durum günlerce sürer.

Anlaşılan bu eziyet yine de birilerini tatmin etmemiş olacak ki, Gül Ayşe Yücel’i bu kez geçici görevlendirme ile Antalya Şehir Hastanesi’ne göndermek isterler.

Ve gönderirler de…

Talihsiz kadın, sabah 4.30’da kalkar, kocasının kahvaltısını, öğle yemeğini hazırlar ve üzerine kapıyı kilitleyip Antalya Şehir Hastanesi’ne doğru yola düşer.

Üç günde bir işe gidip 24 saat sistemi ile çalıştığı için Fuat Yücel yine rehindir ama bu kez evde…

Fuat Yücel bir avukat bulur, savcılığa dilekçe yazılır.

Kaymakamlığa durum aktarılır.

Sil sile yoluyla valilik haberdar edilir.

Sendika devreye girer.

Derken, Antalya Valisi Hulisi Şahin duruma el koyar, Antalya Şehir Hastanesi’ne olan geçici görevlendirmeyi durdurur.

Bürokraside vicdansızlara dur diyecek birileri de vardır.

Gül Ayşe Yücel Manavgat’taki görevine döner ancak, eşini hala 20 dakika mesafedeki evine bırakamamaktadır.

Çünkü, bazı bürokratların inadı, hoşgörüsüzlüğü devam etmektedir.

Manavgat Hastanesi’nde, eşinin bakımına muhtaç, kör bir personel, her mesai sonrası 8 saat fazladan orada rehin tutulmaktadır.

Sayın Ak Parti Milletvekili Tuba Vural Çokal…

Enişteniz olan AKP Manavgat İlçe Başkanı Ahmet Ali Erol’un ölümünün ardından özel hastane yöneticilerine gösterdiğiniz tepkiyi, Manavgat Hastanesi’nin yöneticilerine de gösterecek misiniz?..

Gül Ayşe Yücel ve görme özürlü eşi Fuat Yücel’e bu zulmün sürmesine izin verecek misiniz?..

Hastane yöneticileri söylendiği gibi sizin referansınızla mı o mevkilerde bulunuyor?..

Sayın Çokal, bu eziyetten artık haberiniz olduğuna göre, gereğini yapacak mısınız?..

“Bu benim işim değil, ben ne karışırım bürokratların işine?” demeyin sakın…

Biz sizin, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya il sağlık müdürü ataması yaptıracak kadar güçlü, özel hastanelere yapılan denetimleri durduracak kadar etkili biri olduğunuzu duyduk.

Hadi, bir el atın da şu gariban kadına hastane yönetimi izin versin, o da mesaisini bitiren kocasını eve bırakıp gelsin…

Hastanede eskiden hastalar ‘Rehin’ tutulurdu, şimdi de çalışanların ‘Rehin’ tutulduğu dönem başlamasın…

Devamını Oku

DURSUN GÜNDOĞDU yazdı / ERDOĞAN GİTTİ, VANTİLATÖR GELDİ

DURSUN GÜNDOĞDU yazdı / ERDOĞAN GİTTİ, VANTİLATÖR GELDİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bundan önceki yazımın konusu Ak Parti’nin Serik İlçe Başkanı Ahmet Söker’di…

Bugünkü konu yine o…

Sevgili başkan, bir kişi genelde benim köşeye üst üste konu olmaz.

Eğer olduysa da durum vahim demektir.

Neyse, önce sizlere geçtiğimiz yazıdan mini bir hatırlatma yapayım, sonra başkanın yeni hikayesini yazayım.

İlçe başkanımız, yerel seçim yenilgisinden ders almamış, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘Kibir’ hatırlatması bir kulağından girmiş, diğerinden çıkmış, seçimin hemen ardından devletin memuru, amiri, müdürü kim varsa, makamına çağırıp brif almıştı.

Ben de ilk yazıda bunu eleştirmiştim.

Kısaca demiştim ki:

“Adam, 31 Mart’ta ilçe başkanı olduğu Serik’te seçimi kaybetmiş, Ak Parti’li belediye başkanı koltuğundan olmuş, yerine CHP’li aday başkan seçilmiş ama o sanki seçim kazanmış havasında…

Kibrinden yanına yaklaşılmıyor.

Beyefendi, bir vali veya Serik’in kaymakamı gibi, bürokratları makamına çağırıyor, tek tek sıraya diziyor, brif alıyor.

Ve, sonra da bu anları fotoğraflatıp sosyal medya hesabından paylaşıyor.”

Aynen böyle yazmışım…

Aradan 15 gün geçti geçmedi, bu zat-ı muhterem yine yazıma konu olmayı başardı.

Bravo vallahi…

İlçe Başkanı Ahmet Söker, partideki makamının dışında, Belek’te sahibi olduğu saatçi dükkanının üstündeki makamı da çokça kullanıyor anlaşılan…

En son Gündoğmuş kaymakamını ağırlamıştı dükkandaki makamda, şimdi de önce belediye meclis üyesini ve sonrasında bir çifti konuk etmiş.

Ve, bu görüşmelerin fotoğraflarını da diğerleri gibi sosyal medya hesabından paylaşmış.

Şimdi her iki fotoğrafı da yan yana koyuyorum ve size soruyorum.

Fotoğraftaki farkı bulun…

Duvara bakın…

Gördünüz mü?..

Solda, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’a girişinin temsili bir resmi var.

Ortada ise klima…

Soldaki paylaşımda duvarın sağ üst köşesinde yer alan Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı forsu ile Türk bayrağının da bulunduğu fotoğrafı, sağdaki paylaşımda uçmuş…

Yani, duvardan kaldırılmış…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafının yerinde ne var şimdi?..

Banyo aspiratörü, banyo fanı veya banyo vantilatörü denilen bir aparat…

Erdoğan’ın fotoğrafı gitmiş, yerine vantilatör gelmiş.

İlçe binasındaki Erdoğan fotoğrafı duruyor mu bilmiyorum ama ilçe başkanının dükkandaki makam koltuğunun arka duvarından kaldırıldığı apaçık ortada…

Sayın başkana şimdi sormak lazım?..

Kaymakam beyi ağırladığınız 30 Nisan’da Erdoğan’ın fotoğrafı duvarda var.

Serik belediye meclis üyesini ağırladığınız 15 Mayıs’ta da Erdoğan’ın fotoğrafı var.

Peki, Güngör Yılmaz ve eşi Mine hanımı ağırladığınız 24 Mayıs’taki fotoğrafta Erdoğan niye yok?..

Siz mi kaldırdınız, yoksa dükkandaki işgüzar bir tezgahtarın işi mi bu?..

Siz kaldırdıysanız neye kızdınız, nereye kaldırdınız?..

Görevden alınacağınızı mı duydunuz yoksa?..

Veya, parti büyükleriniz tarafından 3-4 ay sonra ki kongrede yeniden aday gösterilmeyeceğiniz mi kulağınıza fısıldandı?..

Siyasetten mi soğudunuz, ilçe başkanlığından mı sıkıldınız?..

Bir şeye mi incindiniz mi?..

Daha bu koltuğa oturalı topu topu 3 ay oldu veya olmadı değil mi sayın başkan…

Yaz da geldi, karpuz da çıktı…

Hani derler ya, “Daha karpuz kesecektik…”

Aynen öyle…

Bu satırları kaleme alırken aklıma CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun daha grup başkanvekili olduğu dönemde anlattığı Erdoğan ve vantilatör hikayesi geldi.

2009 yılında benim de çalıştığım dönemki Hürriyet’ten alıntı yapıp aynen aktarayım.

Hürriyet bunu yazarken ‘Fıkra’ demişti…

İşte Kılıçdaroğlu’nun ağzından o fıkra:

“Birisi bakmış ki, duvarda milyarlarca saat var. ’Bunlar ne saatidir’ diye sormuş. ’Dünyada herkesin bir saati var kardeşim, kim yalan söylerse onun saatinin yelkovanı oynuyor’ diye cevap almış. Bakmış ki, duvardaki bir saatin akrep ve yelkovanı 12’nin üzerinde durmuş. ’Bu kimin saati’ demiş. ’Türkiye’de bir Mustafa Kemal var, hiç yalan söylemiyor, bu onun saati’ demişler. Sonra, Mao’nun, Lenin’in saati hangisi falan diye sorarken, ’bizde bir de Tayyip Erdoğan vardı, onun saati hangisi’ demiş. Melek, ’Vallahi onun saatini Azrail aldı. Biliyorsunuz, cehennem çok sıcak, orada onu vantilatör olarak kullanıyormuş’ diyor.”

Kılıçdaroğlu’nun bunu anlatmasının üzerinden tam 15 yıl geçmiş.

Ve, ben şimdi Erdoğan’ın fotoğrafı ile vantilatör hikayesini yazıyorum.

Serik İlçe Başkanı Ahmet Söker olmasa hiç de aklıma gelmezdi.

Aman sayın başkan, sakın istifa edeyim falan demeyin, bakın ne güzel paslaşıyoruz.

Daha doğrusu siz pası atıyor, ben gole çeviriyorum.

Aman, ilçe başkanlığında kalın ki, siyaset liginde hep beraber bol gollü günlerimiz olsun.

Devamını Oku

DURSUN GÜNDOĞDU yazdı / AK PARTİ ANTALYA’DA DERS ALMAMIŞ

DURSUN GÜNDOĞDU yazdı / AK PARTİ ANTALYA’DA DERS ALMAMIŞ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hani, biri hata yapar, sen de onu güzel güzel uyarırsın…

Ama o, bildiğini okur, hatayı tekrarlamaya devam eder.

Sonra da kendi kendine dersin ya, “Galiba bu akıllanmayacak”

Ak Parti’deki bazı yöneticiler de o hesap…

Galiba bunlar akıllanmayacaklar…

Durumdan vazife çıkarmayan bu tiplerin hepsi birer kibir abidesi ve güç zehirlenmesi yaşıyorlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Ankara’dan ‘Kibir’ diye bağırması boşa…

Ortada sadece bir oy kaybı değil, kan ve ruh kaybı olduğunu söylemesi bu kafada olanlar için hikaye…

Misal; Ak Parti’nin Serik İlçe Başkanı Ahmet Söker, Erdoğan’ın bu sözlerini hiç duymamış.

Veya, bir kulağından girmiş diğerinden çıkmış…

Adam, 31 Mart’ta ilçe başkanı olduğu Serik’te seçimi kaybetmiş, Ak Parti’li belediye başkanı koltuğundan olmuş, yerine CHP’li aday başkan seçilmiş ama o sanki seçim kazanmış havasında…

Kibrinden yanına yaklaşılmıyor.

Beyefendi, bir vali veya Serik’in kaymakamı gibi, bürokratları makamına çağırıyor, tek tek sıraya diziyor, brif alıyor.

Ve, sonra da bu anları fotoğraflatıp sosyal medya hesabından paylaşıyor.

Bir de görsün diye Ak Parti İl Başkanı Ali Çetin’i etiketliyor.

Yani, bir ilçe başkanının Kelli felli, makam mevki sahibi bürokratları makamına çağırıp emirler yağdırdığından il başkanının da haberi var.

Var ve sesini çıkarmadığına göre, benim gözümde o da bunu onaylıyor demektir.

Bunu seçim öncesi yapsa hadi bir nebze anlarım, seçmen henüz cezalandırmamıştı derim.

Seçmenden tokadı yemişsin, senin liderin televizyonlara çıkmış, canlı yayından seçimi neden kaybettiklerini söylüyor ama sen yine bildiğini okuyorsun.

Bana inanmıyorsanız, fotoğraflara bir bakın…

Sizin için bu ziyaretlerden bir portpori hazırladım.

Ak Parti İlçe Başkanı Ahmet Söker, birkaç gün önce Serik İlçe Nüfus Müdürü Hatice Tümer’i çağırmış yanına…

Nüfus müdiresi hanımefendiden kurum çalışmaları hakkında bilgi almış…

O, sosyal medya paylaşımında, ‘Nazik ziyaretleri’ diyor ama resmen çağırmış makama…

Hiçbir aklı başında bürokrat çağırılmadığı siyasinin makamına gitmez.

6 Mayıs’ta, bu kez Serik İlçe Gençlik Spor Müdürü Mevlüt Özen, beyefendinin makamına çıkmış, ona bilgiler aktarmış.

O da makamına kurulmuş, kasım kasım kasılmış bilgi alıyor.

Ama önünde ne bir kağıt, elinde ne bir kalem…

Sadece dinliyor,

Ne yapacaksa…

Öncesinde, yani 16 Nisan’da, Serik İlçe Milli Eğitim Müdürü İkram Ekiz ve bir okul müdürü Ak Parti’ye gitmiş, makamda brif veriyor, parti ilçe başkanına…

Bunlar kesmemiş, hinterlandını genişletmiş taa Gündoğmuş’un Kaymakamı Murat Yeşilyurt’u misafir etmiş…

Beyefendi, ilçe başkanı değil, bildiğiniz Antalya’nın valisi…

Hani, bu parti işlerini bilmiyor diyeceğim ama durum öyle değil…

Seçim öncesine kadar il başkan yardımcısıymış…

Ondan önce, Serik’te ilçe yönetimlerinde yer almış.

Üstelik Antalya’nın çevre, şehir ve kültür işlerinden sorumluymuş.

Siyasi kültürü olmayan birine kültürü vermeleri de ilginç…

Seçim yenilgisinden sonra gazetecileri toplamış, teşekkür etmiş.

Ne diye teşekkür ettiyse…

“Serik’te de yaptıklarımız ortada” demiş…

Evet, ortada, aynı tas hamam…

“Tabi biz Serik’te muhalefet görevindeyiz” diye devam etmiş sözlerine…

Neyse ki seçimi kaybettiğini idrak etmiş.

Biri bu basın toplantısından sonra “Yahu, sen iktidarın ilçe başkanısın, niye muhalefetiz diyorsun” demiş olmalı ki, o da telefona sarılmış, ilçedeki bürokratları makamına çağırmış.

Yani demek istiyor ki, her ne kadar ilçe bazında muhalefetsek de, Türkiye’de iktidarız.

Kafa bu…

Merak ettim, kim bu Erdoğan’ın söylemlerine kafa tutan, yürek yemiş cesur adam diye mini bir araştırma yaptım.

Side turizm bölgesinde, değneğe, yani paspas sopasına dizdiği imitasyon saatleri satarak ticarete başlamış.

Sonra Allah yürü ya kulum demiş…

Şimdi Belek’te en büyük turistik saatçi dükkanı onunmuş…

Saatleri dizdiği bu sihirli sopa sayesinde zengin olmuş…

Hayatını saatleri bir sopaya dizerek geçiren, zenginliğe bu yolla ulaşan Ak Parti Serik İlçe Başkanı Ahmet Söker, bakmış ki bu yöntem başarılı, şimdi de bürokratları karşısına dizip siyaset yapıyor.

Serik’teki bu olay da gösteriyor ki, seçmenin 31 Mart’ta verdiği ders Antalya Ak Parti’ye yetmemiş…

Bu böyle giderse, bu seçmen, 2028’de de okkalı bir tokat atacak gibi…

Devamını Oku

DURSUN GÜNDOĞDU yazdı / BELEDİYE İŞLETMELERİ SİYASİLERİN AVUTULMA YERİ Mİ?

DURSUN GÜNDOĞDU yazdı / BELEDİYE İŞLETMELERİ SİYASİLERİN AVUTULMA YERİ Mİ?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin şirketi EKDAĞ’ın Genel Müdürü Hasan Gökçe görevden alınmış.

Bana göre, geç bile kalındı.

Anlatayım…

Sayıştay raporlarında sıkça adı geçen bu şirketin başındakiler son aylarda Amerika’ya yaptıkları uzun iş gezileriyle gündeme gelmişlerdi.

Bu şirket, Antalya Büyükşehir’e ait ekmek fabrikasını işletiyor.

Ekmek fabrikası dediğim de normal bir ekmek fırınından hallice…

Adı fabrika…

Bana göre Antalya Halk Ekmek Fırını…

İnanın bizim eski mahalledeki Karadenizli Temel abimizin ekmekleri daha kaliteliydi…

Neyse…

İşte bu Hasan Gökçe’nin başında bulunduğu EKDAĞ, ayrıca Düden Balık Çarşısı Sosyal Tesisleri’ni işletiyor…

Hani şu her tarafı dökülen…

Yağmurda içerisi göl olan işletme…

EKDAĞ’ın bir de plajlarda büfeleri var.

Şezlongları, şemsiyeleri ateş pahası olan ama buna rağmen sürekli zarar eden bir işletme EKDAĞ…

Misal; en son Barbaros Çay Bahçesi’ni hizmete açtı bu EKDAĞ…

Gidin fiyatlara bir bakın…

Bir de Kemer’de Necati Topaloğlu’nun başkanlığını yaptığı CHP’li belediyenin kumsala sıfır Deniz Kafesi’ne gidin…

EKDAĞ’ın denizi uzaktan gören Barbaros Çay Bahçesi’nde çay 10 TL, Kemer’de ayağını uzatsan suya girecek Deniz Kafe’de 3 TL…

İkisinde de gittim, çay içtim.

Çayı Kemer’de değil, sanki Rize’de içiyorsun…

Barbaros’taki sallama çay gibi…

Barbaros’ta 10 TL’ye bir bardak çay içiyorsun, Kemer’de 3 bardak içtiğin gibi üzerine de bir lira veriyorlar.

Kemer’de CHP’li belediyenin işletmesinde Türk kahvesi 25 TL, bir de fincan tabağının kenarına kuş lokumu koyuyorlar… Suyu da cabası…

Antalya’daki CHP’li belediyenin işletmesinde Türk kahvesi 45 TL, yanında lokum da yok…

Canın Americano istedi diyelim…

Ekdağ’ın kafesinde 80, Kemer’de 50 TL…

Yahu ikinizde bu çayı, kahveyi üretmiyorsunuz, hazır alıyorsunuz…

İşletmelere kira ödemiyorsunuz, çünkü sizin…

Çalışanlar sizin…

Nedir aradaki bu fark?..

Üstelik Kemer’deki işletme lebi derya…

Konforlu bir yer…

Diğer yiyecek ve içeceklerde de üç aşağı beş yukarı fiyat farkı böyle…

İkisini de CHP’li belediye başkanları yönetiyor güya…

Muhittin Böcek’in, Hasan Gökçe’yi görevde 5 yıl değil, 5 ay bile görevde tutması suçtu, ama tuttu…

Neyse ki, şimdi çekti gitti…

Bunun onuruna Muhittin Böcek’ten çayı 3 TL, Türk kahvesini de 25 TL yapmasını bekliyorum.

Hasan Gökçe’nin yerine geleceği söylenenin ismini duydum ve şaşırdım.

Ya arkadaş, bu işletmeler siyasilerin avutulacağı veya semireceği alanlar mı?..

Siyasi partiler buraları bir nöbet değişim alanımı görüyor?..

Hasan Gökçe İyi Parti kontenjanından o koltuğa gelmişti, gidince de bu seçim CHP’ye geçip meclis üyesi olan İyi Parti eski İl Başkanı Ahmet Aydın getirilecekmiş…

Bakın önümüzde bir teleferik ve ANET gerçeği var.

İyi düşünün, akıllı olun, belediye işletmelerinin başına liyakatli adamları getirin…

Aksi halde ne oluyor?..

ANET’te, yani teleferikte olduğu gibi dokunan yanıyor.

Devamını Oku

DURSUN GÜNDOĞDU yazdı / KEPEZ YENİDEN AKP’YE GEÇER Mİ?

DURSUN GÜNDOĞDU yazdı / KEPEZ YENİDEN AKP’YE GEÇER Mİ?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

CHP, cezaevinde tutuklu bulunan Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz’ün yerine kimin vekil olacağına önümüzdeki perşembe günü toplanacak mecliste oylarıyla karar verecek. Ancak, parti Kocagöz’ün varisi bugünden deşifre etti. Bugün yazacağım konu ise CHP’yi bekleyen tehlike…

Yani, Ak Parti, ‘Etik değil’ diye aday çıkarmazsa, başkan vekilliği CHP için çantada keklik değil…

Şimdi gelelim sadede…

Teleferik kazasının hemen ardından tutuklanan Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz’ün yerine kim gelecek, bu hafta belli olacak?..

Seçimin perşembe günü yapılması bekleniyor.

Kulislerde ise CHP’yi bekleyen bir sürpriz olabileceği konuşuluyor.

Önce mini bir hatırlatma sonra sadede devam…

Antalya’nın Konyaaltı İlçesi’nde 12 Nisan günü yaşanan teleferik kazası ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında, teleferik hattını işleten ANET’in eski genel müdürü ve Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz ile birlikte, ANET Genel Müdür Vekili Ahmet Buğra Samsunlu, mekanik mühendisi Okan Erol, Megatower bakım şirketi sahibi Serdar Tezcan, bakım şirketinin bakım ve otomasyon amiri Serkan Yellice ‘Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma’ suçundan tutuklanmıştı.

Bu tutuklanmalarından ardından Kocagöz’ün yerine kimin geleceği konuşulmaya başladı. Antalya Valiliği’nin 10 gün içerisinde meclisin bir başkan vekili seçmesi yönündeki yazısı belediyeye ulaşınca siyasi kulisler hareketlendi.

Meclisin önümüzdeki perşembe günü toplanmasına karar verildi. Aksi halde, valilik başkan vekilliği görevini bir kamu görevlisine verebilirdi.

Belediye ve CHP kanadında, Mesut Kocagöz’ün kendi koltuğuna vekil olarak, anjiyo ameliyatını da yapan Kepez Belediye Meclisi Üyesi Prof. Dr. Refik Emre Altekin’i önerdiği konuşulmaya başlandı.

Bu dedikodular bugün yapılan 23 Nisan törenlerinde ete kemiğe büründü ve Prof. Dr. Refik Emre Altekin, geçicide olsa Kocagöz’ün yerine çocukları kabul etti ve makamda misafir ağırladı. Bu törenlere CHP il başkanı ile partililerin de katılması destek anlamında dikkat çekti.

AK PARTİ SESSİZ AMA…

Perşembe günü, CHP’nin 26, Ak Parti’nin 13, MHP’nin ise 6 Meclis Üyesi başkan vekili seçmek için toplanacak.

Cumhur İttifakı’nın toplam meclis üye sayısı 19…

Eğer, Konyaaltı Belediye Başkanlığı hayali suya düşünce Kepez belediye meclis üyeliği ile yetinen Av. Büşra Özdemir sürpriz yapıp aday olursa CHP ‘de oylar bölünmüş olacak.

Bu durumda Ak Parti’nin adayı aradan sıyrılıp başkanlık koltuğuna oturabilir.

CHP’de ikinci bir aday çıkmazsa, bu kez iş insanı Mustafa Yılmaz’ın devreye girebileceğine ilişkin senaryolar da konuşuluyor.

Bu senaryoya göre, iddia şu:

Seçimlerde Hakan Tütüncü’yü destekleyen ve bazı ilçe belediye başkan adaylarını da belirlediği ileri sürülen Mustafa Yılmaz bir fırsat kolluyor.

İddiaya göre, Mustafa Yılmaz, Hakan Tütüncü seçilir ve Ak Parti mecliste azınlığa düşer diye 4-5 kişiyi CHP’den meclis üyesi olması için destekledi.

Yani, bu senaryoya göre, CHP Kepez meclis üyeleri arasında Mustafa Yılmaz’ı kırmayacak olanlar var. Bunlar kapalı oylamada desteklerini Ak Parti’nin çıkaracağı adaya verirlerse Kepez CHP’den iktidar partisine geçebilir.

CHP sıralarından 4 üyenin saf değiştirmesi AKP adayının seçilmesi için yetiyor.

Mustafa Yılmaz’ın 31 Mart’taki seçim yenilgisinde büyük payı olduğunu dillendiren Ak Partili bazı kurmaylara göre, Meclis Üyesi Cumhur Göncü ve Ak Parti eski İlçe Başkanı ve Meclis Üyesi Bahattin Bayraktar’ın da adı adaylık için geçiyor.

Mustafa Yılmaz’ın ise Ak Parti Meclis Üyesi Esra Özkoç ismi üzerinde durduğu ileri sürülüyor.

CHP MECLİS ÜYELERİ (26 KİŞİ):

Adnan Kabaağaç, Ahmet Paksoy, Ahmet Şahin, Barış Şenyurt, Berna Polat, Büşra Özdemir, Emre Atmaca, Erdoğan Yarbaş, Gökhan Yılmaz, Hasan Sarı, Hüseyin Tatar, İbrahim Velican, İbrahim Yılmaz, İlknur Gülümser Solmaz, İzzet Çeliktürk, Mahmut Taş, Mazlum Yücel, Melek Çoban, Mesut Emrah Yıldırımlar, Nilüfer Deveci, Özcan Alptekin, Refik Emre Altekin, Rüştü Peker, Selçuk Koçnebioğulları, Veli Yılmaz, Yılmaz Yıldız.

AK PARTİ MECLİS ÜYELERİ (13 KİŞİ):

Ali Koç, Bahaddin Bayraktar, Cengiz Avcı, Esra Özkoç, Hasan Cumhur Göncü, Mekin Arslan Başak, Muhammed Çayır, Muhammet Emin İlhan, Murat Menzilcioğlu, Murat Poyraz, Süleyman Acar, Şaban Kula, Yusuf İşeri.

MHP MECLİS ÜYELERİ (6 KİŞİ):

Adem Çelik, Ali Baki Sarıca, Cihan Ak, Ercan Uğur, İbrahim Katrağ, Mehmet Köktaş.

Devamını Oku