DOLAR 32,9949 -0.11%
EURO 35,8195 -0.26%
ALTIN 2.528,010,83
BITCOIN 22488380,97%
Antalya
33°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

MUSA ALİOĞLU yazdı / TÜRK PİLOTLAR NE KADAR MAAŞ ALIYOR?

MUSA ALİOĞLU yazdı / TÜRK PİLOTLAR NE KADAR MAAŞ ALIYOR?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Herkesin her konuda, fikir yürütüp ulu orta ahkam kestiği bir ortam oldu çıktı sosyal medyadaki bazı platformlar. Geçen haftalarda, pilot olabilmek için neler yapılması gerektiğini Ayjet Uçuş Okulu Müdürü Uçak Mühendisi Naci Uçar’ın kaleminden size aktarmıştım.

Sanki orada yazılanların hiçbir önemi yokmuşçasına birileri çıkıp “Senin kullandığın uçağı ben 10 dakika içinde kaldırırım” diyerek pilotlara yönelik küçümseyici ifadeler kullanabiliyor.

Ne iyi ki, akıllı insanlar boş boğazlara gerekli cevabı vermekte gecikmedi.

Öteden beri pilotluk mesleğinin nasıl bir iş olduğunu, nasıl pilot olunacağını bilmeyen birçok kişi, onların aldığı maaşların yüksekliği üzerinden fikir yürütüp mesleği ve meslek erbabını yerden yere vurmaktan çekinmiyor. Şurası iyi bilinmelidir ki pilotluk gerçek anlamda enternasyonal ve saygınlığı olan nitelikli bir meslek olarak tanınır.

Ticari lisansı olan bir pilot dünyanın her yerinde uçak kullanabilir, mesleği icra edebilir. Dünya ile entegre sayılı iş kollarından biri olan havayolu sektörü çalıştırdığı pilotlarla bütün ülkelerde faaliyet gösterebilir, ticaret yapabilir.

Türkiye’deki pilotların maaşlarının yüksek olup olmadığın anlayabilmek için yabancı ülkelerde verilen maaş ve sosyal haklara bakmakta fayda var.

Tüm dünyada ticari pilotlardan kimin ne kadar maaş aldığı konusu çok değişkendir. Maaşlar, kişiden kişiye, şirketten şirkete ve ülkeden ülkeye değişmekte, farklılık göstermektedir. Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinde ticari pilot maaşları birçok ülkeden fazladır. İsviçre’de pilotların aldığı yıllık ortalama 172 bin dolar ücret Avrupa’daki yüksek maaşlardandır.

Lüksemburg’daki ticari pilotlar yıllık ortalama 147 bin dolarlık ücretle ikinci yüksek maaşı almaktadır. ABD’deki pilotlar yıllık ortalama 132 bin dolar maaşla yüksek kategoride yer alıyor.

Danimarka’daki pilotlar yıllık ortalama 127 bin dolarlık bir maaş almaktadır.

Belçika, pilotları yüksek maaş alan ülkelerden olup ortalama 123 bin dolar kadar maaşları vardır. Bu ülkeleri sırasıyla İngiltere, Kanada, Almanya, Avustralya ve Norveç takip etmekte.

Bu pilotlar esnek çalışma saatleri olan hava taksi statüsündeki uçaklarda da uçmaktadır. Büyük gövdeli uçaklarda uçuş yapan pilotlarda maaş durumu biraz daha farklılık göstermektedir.

ABD’de ticari pilotlara en yüksek ödeme yapan beş havayolu sırasıyla şöyledir: Hawaiian Airlines 217 bin USD, Southwest Airlines 259 bin USD,

United Airlines 262 bin USD, American Airlines 265 bin USD ve Delta Air Lines 265 bin USD’dir. Allegiant Air, ortalama 112 bin USD’lik pilot maaşıyla ABD merkezli 11 büyük havayolu arasında en düşük ödeme yapan havayolu şirketidir. Havayolları arasında ücretlerin neden bu kadar farklılık gösterdiği konusunda değişik düşünceler ileri sürülmektedir.

Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan gibi ülkelerde pilotların yıllık maaşları 300 bin USD ile 200 bin USD arasında değişirken, Orta Doğu’daki bazı ülkelerde 200 bin USD kadardır.

Pilot maaşları Kanada’da 110 bin USD civarında seyrederken Asya ülkeleri pilotlara 100 bin USD maaş vermekte.

Bu rakamlar Güney Amerika’da 70 bin USD’ye, Afrika’da ise 50 bin USD’ye kadar düşüş gösterebilmektedir.

(Rakamlar Simple Flying.com’dan)

Dünya ülkelerinde durum böyleyken bizde ticari pilotların ne kadar maaş aldıklarına tespit etmek biraz zor.

THY’de dar gövde uçaklarda uçan kaptanlar yıl farkıyla 475 bin TL- 525 bin TL arasında maaş almaktadırlar. Geniş gövde uçaklardaki kaptanların maaşı ise 550- 600 bin TL arasında.

THY’de geniş gövdeli B777 tipi uçakta uçan tecrübeli kaptanın toplam brüt maaşını 650 bin TL baz alırsak, tüm kesintilerden sonra eline net 576 bin TL geçmekte. (Ağustos zammı hariç). Bu rakamın içinde 20 saat fazla uçuş ücreti olan 130 bin TL ve 16 bin TL’lik harcırahı düştükten sonra gerçek maaş ortaya çıkmaktadır.

Yani kaptan baz maaşı kıdemine göre 260-310 bin TL. arasında değişiyor.

THY’de Kıdemli F/O baz maaşı 190 bin TL olup, uçuş tazminatı ortalama 30 sektör uçuş için kışın 90-100 bin TL (yazın sektör ücreti x 1.5 zamlı) olarak ödenmekte. Sektör ücretleri uzunluğa göre 5-8 bin TL arasında değişmekte olup, ortalama 30 sektör uçulmakta.

Pegasus, kaptanlara THY’ye yakın bir ücret öderken, F/O’lara ortalama 300 bin TL’ye yakın bir maaş ödemektedir.

BBN Airlines kıdemli kaptanlara 8 bin 500 Euro ile 9 bin Euro arasında bir maaş vermekte. Kargo uçuşları yaptığı için ACT Kargo Airlines’ta kaptan maaşları yaklaşık 12 bin USD civarındayken ikinci kaptanlar da 7 bin USD kadar (Harcırah ve overtime-fazla uçuş hariç) maaş almaktadırlar.

Bu rakamlarla Avrupa ve Amerika’daki pilotların maaşlarını karşılaştırdığımız zaman aradaki farkı çok iyi görebiliriz.

Kaldı ki, Türkiye’de bu maaşların çok üstünde geliri olan doktor, avukat ve mühendis gibi binlerce insan vardır.

Onlara laf etmeyenlerin hedefinde ne hikmetse çoğu kez pilotlar yer alıyor.

Türk pilotların ezici bir çoğunluğu, iş bulabilecekken daha yüksek maaşlar alabilecekken yabancı havayollarına gitmeyip, Türkiye’de yerli şirketlerde çalışmaktadırlar. Bunun adına sizler ne diyorsunuz bilmem ama ben buna ‘vatan ve millet önceliği’ demekteyim.

Mutlu yarınlar Türkiye’m.

[email protected]

 

———————————————————-

 

NASA, 12 BİN KİŞİ ARASINDAN ADAY SEÇMİŞTİ

TÜRKİYE DOĞUMLU İLK KADIN ASTRONOT OLACAKTI

 

İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesinden sonra, ABD Türkiye’ye destek olmak için Truman Doktrini kapsamında ülkemize askeri ve ekonomik yardım kararı aldı. Menderes Hükümeti de buna karşılık ABD’ye Adana İncirlik’te askeri amaçlarla kullanılmak üzere hava üssü (Air Base) kurma izni verdi.

1951 yılında yapımına başlanan ve aynı yıl açılan üs, Amerikan Hava Kuvvetleri ve Türk Hava Kuvvetleri tarafından ortaklaşa kullanılmakta.

Üzerindeki tesislerle mülkiyeti Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olan ve resmi adı, 10’uncu Tanker Üs Komutanlığı diye geçen askeri üssün adı “10’uncu Ana Jet Üs Komutanlığı’ olarak değiştirildi. Tam 75 yıldır faaliyette olan ve zaman zaman Türkiye’nin başını ağrıtan bu İncirlik Üssü diğer şehirlerde olduğu gibi Adana’da da kentin ekonomik ve sosyal hayatına katkı sunuyor.

Amerikalı askerlerle Adanalı gençlerin kurdukları arkadaşlıklar evliliklerle sonuçlandı. Adana doğumlu birçok çocuk, babalarının görev bitiminden sonra ülkelerine geri dönerek yeni bir yaşama adım attılar. İşte bu Adana doğumlu çocuklardan biri de Deniz Melissa idi. Adanalı Sahver Hanım’ın İncirlik Üssü’nde görev yapan şu anda hayatta olmayan Kaliforniyalı subay EdBurnham ile evliliğinden dünyaya gelen aynı zamanda Türk vatandaşı da olan Adanalı Deniz, yetenekleriyle Amerika’da adından söz ettiren çok başarılı bir kadın olarak tarihe geçti.

Kısa adı NASA (National Aeronautics and Space Administration) olan ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin 2021 yılında yaptığı astronot adayları seçiminde büyük bir başarı sağladı.

12 binden fazla aday arasında başarılı olarak, altısı erkek dördü kadın olan ilk on isim arasına İncirlik Üssü doğumlu Deniz Melissa Burnham da girmişti. İki yıl süren eğitimleri başarıyla bitiren Deniz, görev aldığında uzaya giden Türkiye doğumlu ilk kadın astronot olacaktı. Fakat bu hayali olmadı.

Kaliforniya Üniversitesi’nin kimya mühendisliği ve Güney Kaliforniya Üniversitesi’nin makine mühendisliği bölümlerini tamamlayan Deniz Hanım NASA’nın Kaliforniya’daki Ames Araştırma Merkezi’nde staj yaptı. Uzun süre enerji sektöründe çalışan Barnham, ABD Deniz Kuvvetleri’nde teğmenlik yaptı. Asker bir ailede yetiştiği için yer değiştirmek ve seyahatler konusunda çocukluktan gelen alışkanlığa sahip olan ve uçmaktan çok keyif alan Adanalı Deniz, helikopter ve sabit kanatlı hava araçlarını kullanabiliyor. Açık havada yürüyüş yapmayı ve motosiklet sürmeyi seviyor. Her ne kadar son görevinde ABD Deniz Kuvvetleri’nde teğmenlik yapmış olsa da enerji sektöründe daha tecrübeli. Uzun yıllar sondaj sahalarında yöneticilik yapan Deniz Hanım, sondaj kulelerindeki emisyonun azaltılmasına yönelik projeler geliştirdi. Şimdi, sabırla NASA’dan gelecek daveti bekleyen Adanalı TC ve ABD vatandaşı Deniz MelissaDurnham sondaj şirketindeki görevine devam ediyor. Türkiye’yi çok merak eden Deniz Hanım’ın hayali Adana’yı ve İncirlik Üssü’nü görmek ve uzaya gidecek ilk kadın TC vatandaşı olabilmekti. Deniz Hanım aradan çok zaman geçtiği için artık bu hayalini gerçekleştirmekten zorunlu olarak vazgeçmiş olmalı ki, ondan ses seda çıkmadı. Haliyle, konu da kapandı.

Devamını Oku

MUSA ALİOĞLU yazdı / İSTANBUL HAVALİMANI’NDAN ATLANTA’YA “CHALLANGE”

MUSA ALİOĞLU yazdı / İSTANBUL HAVALİMANI’NDAN ATLANTA’YA “CHALLANGE”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İstanbul’un turizmde yükselmesinin bir nedeni de uluslararası toplantı ve kongrelere iyi ev sahipliği yapmasıdır.

Geçen hafta, (ACI) Airports Council International adıyla bilinen Dünya Havalimanları Konseyi’nin Avrupalı üyeleri İstanbul’da genel kurul ve yıllık olağan toplantılarını yaptılar.

ACI EUROPE toplantısına ev sahipliği yapan İstanbul Havalimanı İşletmecisi İGA Şirketi’nin CEO’su Selahattin Bilgen, 316 noktaya uçan, 100’ü aşkın havayolu şirketiyle çalıştıklarını, şu anda üç bağımsız iki de yardımcı pist ile yılda 90 milyon yolcuya hizmet verebilecek kapasite için yatırım yaptıklarını belirterek “Yakın gelecekte Avrupa’nın ilk üçlü bağımsız paralel pist operasyonunu başlatarak sektöre öncülük etmeye devam edeceğiz” diyerek çok önemli bir gelişmenin ilk sinyallerini verdi.

Halen, iki uçağın aynı anda iniş ve kalkış yaptığı İstanbul Havalimanı’nda 200 milyon yolcu için çalışmalar bittiği zaman, üç uçak aynı anda bağımsız iniş ve kalkış yapabilecek ki, bu durum Avrupa’da bir ilk, dünyada ise ikinci örnek olacaktır. Peki, ilk başarı kimde?

Şu an üçlü iniş kalkış, yalnız ABD’nin Georgia Eyaleti Atlanta kentindeki Hartsfield–Jackson Havalimanı’nda (IATA: ATL-ICAO: KATL) yapılıyor. ATL, 104 milyon yolcu ile dünya liderliğini yıllardır koruyan Atlanta Şehri’nin yönetiminde bir kamu kuruluşudur.

İGA CEO’su Bilgin, 85 milyon yolcusu olan Heathrow’u bu yıl geride bırakıp ikinci olacaklarını söylerken, dünyanın en büyük havalimanı olan Atlanta’ya da bir ‘challenge’ yani meydan okuma pozisyonu aldıklarının farkındaydım.

Geçmişi 1926’lara uzanan asırlık bu havalimanını mercek altına alalım.

Atlanta’ya sadece 16 km. uzaklıktaki Hartsfield-Jackson Havalimanı 1,902 hektarlık (19 km2) bir alan üzerine kurulmuş. (İstanbul Havalimanı’nın dörtte biri). Şu anda 60 bine yakın çalışanı olan havalimanı, kent ekonomisine doğrudan 32.5 milyar dolar katkısı ile eyaletin en büyük iş vereni durumunda. 1996 yılında yapılan Atlanta Olimpiyatları için yeniden yapılandırılan ve genişletilen havalimanı 1994 yılından bu yana ABD’nin en büyük havalimanlarından biri olmayı başarmış. 1998 yılından bu yana yıllık yolcu sayısı bakımından bir yıl hariç (Chicago-O’Hare-OHD birinci olmuştu) dünyanın en işlek havalimanı olan Hartsfield–Jackson Havalimanı, 2005’ten bu yana da uçak iniş-kalkış sayısı bakımından da listenin en üst sırasında yer almayı hep sürdürüyor.

Yılda bir milyona yakın uçak Atlanta Havalimanı’na iniş kalkış yapıyor.

Günde ortalama olarak 2 bin100 iniş-kalkış gerçekleştirilen ATL’den ABD içinde 150, dünyada ise 70’ı aşkın noktaya tarifeli seferler yapılıyor.

Hartsfield-Jackson Havalimanı’nın günlük ortalama yolcu sayısı 286 bin olarak gerçekleşiyor ki, bu rakamları sayılı havalimanlarında görebiliriz.

Atlanta, konum olarak ABD nüfusunun yüzde 80’inin ikamet ettiği şehirlere iki saatlik uçuş mesafesinde bulunuyor ki bu da yolcu sayısını artıran bir unsur.

Havalimanının sahibi konumundaki Atlanta Belediye Meclisi, kente en uzun süre belediye başkanlığı yapan William B. Hartsfield adının yanına, vefat eden ilk siyahi belediye başkanı Maynard Jackson’ın da adının eklenmesini kararlaştırıp meydana Hartsfield-Jackson Atlanta Uluslararası Havalimanı adını vermiş.

Bir adet 3 bin 776 metre, bir adet 3 bin 048 metre, üç adet de 2 bin 743 metre uzunluğu olan toplam beş beton pisti bulunan Atlanta Havalimanı’nın 121 metrelik kulesi Kuzey Amerika’nın en yüksek kulesi olup, dünyada da en yüksek dördüncü kule unvanına sahip.

Atlanta Havalimanı’nın Genel Müdürlüğü’nü yapan Jan Lennon Havacılık Departmanına katılmadan önce, Virginia’daki bir hapishanede müdür yardımcısı olarak kariyer yapmış farklı bir yönetici. North Carolina Central ve Coppin State üniversitelerinden mezun olan Lennon, ceza adaleti alanında lisans ve ceza adaleti/güvenlik yönetimi alanında da yüksek lisans derecesine sahip.

Sözü daha fazla uzatmayalım. Böyle köklü ve başarılı bir havalimanının ulaştığı düzeye, İstanbul Havalimanı da ulaşsın isteriz. Arada 20 milyona yakın yolcu farkı var. Atlanta, ulaşabileceği yere gelmiş. Bundan sonra ne kadar artış sağlar bilinmez. Fakat İstanbul Havalimanı, coğrafi konumu, fiziki alanının genişliği, dağıtım merkezi ve transit geçiş noktası olarak fazlasıyla ümit vadeden bir mega havalimanı olarak geleceğin liderliğine adaydır.

Mutlu yarınlar Türkiye’m.

 

………………………………………………………………………………

 

SİVİL PİLOT İHTİYACIMIZ NASIL KARŞILANIR

DEVLET, UÇUŞ OKULLARINI DESTEKLEMELİ

 

Türk Sivil Havacılığı’nın artan pilot ihtiyacının nasıl çözümlenebileceği konusunda, 8 Mart 2024 tarihinde İstanbul’da Özyeğin Üniversitesi Havacılık ve Uzay Fakültesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen ve her biri alanında söz sahibi olan uzmanların katıldığı “1’inci Türk Sivil Havacılığının Pilot İhtiyacı ve Çözüm Önerileri Sempozyumu” çok başarılı ve etkili bir çalışma olmuştur. Hazırlanan “Sonuç Raporu” sivil pilot ihtiyacını ve çözüm yollarını uzman gözüyle dile getirmiş.

Gelecek 20 yıl içinde de Türk sivil havacılığının hızlı büyümeye devam edeceğini öngörerek “Başta Boeing ve Airbus olmak üzere uluslararası kuruluşlar 2040 yılına kadar dünyada 40 binin üzerinde yeni yolcu ve kargo uçağına ihtiyaç olacağını, bunları uçurabilmek için 600 binin üzerinde pilotun istihdam edileceğini tahmin etmektedir” diyen uzmanlar “Mevcut durumda sivil havacılık pilotu yetiştiren 53 onaylı eğitim kuruluşu (ATO-Approved training organization) bulunmakta olup, bu sayının daha da artması beklenmektedir.” görüşünü savundu.

SHGM’ye göre ülkemizde şu anda (Mart ayı) 1.055 kadın, 12.061 erkek olmak üzere aktif olarak uçuş yapan toplam 13.116 pilot bulunduğunu, 2000’li yılların başında yalnızca 2 bin civarında olan lisanslı pilot sayısının da 20 yılda altı kattan fazla arttığını, aktif uçuş yapmayan lisanslı pilotlarla toplam pilot sayısının  30.493’e ulaştığını ve bu rakamın ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü) üyesi 193 ülke arasında ilk 20’ye girmemizi sağladığını açıklayarak pilotların kadın/erkek ve hangi hava araçlarında çalıştıklarını şu şekilde açıklamış; “- Uçak ve helikopter pilotu: 11.232 erkek, 984 kadın, toplam 12.216. 2023 yılında sivil havacılık lisansı alan yeni mezun pilot sayısı 1000’in üzerindedir.

Konuşmacılar, sivil havacılık pilotu yetiştirmede temel görev üstlenen ATO’ların 264 adet temel eğitim uçağı, 300 uçuş öğretmeni, 41 kontrol pilotu ile yılda ortalama 200 faydalı günde 200 bin saatten fazla uçuş yaparak 1000’in üzerinde pilot yetiştirdiğini göstermektedir. Bu önemli bir kapasitedir ve Avrupa’daki birçok ülkeden fazladır. Ancak kapasitenin sektörün artan ihtiyacını karşılamakta yetersiz kalacağı öngörülmektedir.”

NE KADAR PİLOTA İHTİYAÇ VAR?

“Ülkemizde halen 11 adet havayolu şirketi faaliyet göstermektedir. Hayayollarının ihtiyaç duydukları pilot sayısının mevcut durumda 2 bin pilotun üzerinde ve gelecekte de 3 binden fazla olacağı değerlendiriliyor.

ATO’lar tarafından 2023 yılında yetiştirilen ve SHGM’nin 2023 yılında lisanslandırdığı pilot sayısı 960’dır.

Yetiştirilen pilot sayısı ile mevcut ve yakın gelecekteki ihtiyaç karşılaştırıldığında kapasitenin sektörün ihtiyacı olan pilotları yetiştirmede yetersiz kalacağı değerlendirilmektedir.

Sempozyumda, pilot yetiştirilmesi konusunda yaşanan problemler ise şöyle özetlenmiş.

“Halen 19 adet temel uçuş eğitimi veren ATO kapasitelerinin üst sınırlarında faaliyet göstermekte, ancak artan ihtiyacı karşılamakta zorlanmakta. ATO sayısı ve kapasitesi artırılmalı. Bunun için başta eğitim uçağı olmak üzere ciddi yatırımlar yapılmalı, daha fazla uçuş öğretmeni ve kontrol pilotu yetiştirilmelidir.

PİLOT İHTİYACINA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

“Devlet sadece uçuş okullarına tahsis edilmiş meydanlar kurmalıdır. Bu meydanlarda ATO’ların ihtiyaç duyduğu her türlü kolaylık sağlanmalı, eğitim uçuşları öncelikli olmalıdır.”

-Yetişmiş öğretmenlerin havayollarına veya başka kurumlara geçişini azaltmak için özlük hakları iyileştirilmeli, kariyer planlaması yapılmalı, otoritelerce ATO’lara bu yönde teşvikler sağlanmalıdır.”

-Eğitim uçuşlarının yapılabileceği koridorlar ve sahalar oluşturulmalı, bunlar mümkün olduğunca askeri ve İHA/SİHA faaliyetlerinden etkilenmemeli.”

Sonuç olarak denilmekte ki;

“Ülkemizin sivil havacılıkta bölgesel ve küresel bir güç haline gelmesi, pilot yetiştirme kapasitemizi hızla artırmaktan geçmektedir. Bu hedefe ulaşmak için tüm paydaşların iş birliği ve uyum içinde çalışması önem taşımaktadır. Kamu kurumlarının koordinasyonu, özel sektörün yatırımları ve eğitim kurumlarının nitelikli insan yetiştirmesi sayesinde aşılması güç görünen engeller kolaylıkla aşılacaktır.”

Devletin, söylenenlere kulak vermesi dileğiyle.

Devamını Oku

MUSA ALİOĞLU yazdı / HAVA SAHASI YÖNETİMİ ÖZERKLEŞTİRİLMELİ

MUSA ALİOĞLU yazdı / HAVA SAHASI YÖNETİMİ ÖZERKLEŞTİRİLMELİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Geride bıraktığımız Kurban Bayramı süresince havayolu trafiğinde büyük bir yoğunluk yaşandı.

Konuyla ilgili olarak Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, “Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatı’na (EUROCONTROL) üye 41 ülkede Performans İnceleme Birimi tarafından yapılan ölçümlere göre Türkiye, 15 Haziran 2024 Cumartesi günü 5 bin 574 uçuşa hava seyrüsefer hizmeti vererek, Avrupa’da en yoğun kullanılan hava trafik hacmine sahip üçüncü ülke oldu’ diye övünerek şöyle diyordu;

“15 Haziran 2024 tarihinde ülkemizdeki havalimanlarına iniş kalkış yapan uçak sayısı 4 bin 227’ye ulaşarak 2023 yılının aynı gününde kayıtlara geçen 3 bin 587 rakamına oranla yüzde 17,8 artış göstermiştir. Ülkemiz, havayolu sektöründe Avrupa’nın zirvesine doğru tırmanışını sürdürmektedir”.

Başta THY olmak üzere havayolu şirketlerimizin fazla yolcu taşıması ve havalimanlarımızın da daha çok uçağa ve yolcuya ev sahipliği yapması elbette çok önemli gelişmelerdir. Sayın Bakan, ayrıca yabancı uçak sayısını da belirtseydi, bu yoğun uçak trafiğinin ne kadar işe yarayıp, yaramadığını da görmüş olacaktık. Ayrıca, hava sahamızı hangi devletler ve hangi havayollarının kullandığını da bilmeyi çok isterdik. Örneğin İsrailli havayolu şirketleri hava sahamızı kullanarak başka ülkelere gidiyor mu? Bu sayıları bilebilsek hava sahamızı kullanarak üst geçiş yapan yabancı uçakların karı, zararını (ne kadar) ödüyor mü ödemiyor mu öğrenirdik. Türkiye hava sahası “Yol geçen hanı” olmadığı için, geçiş yapan yabancı tescilli uçaklardan diğer ülkeler gibi biz de ‘payımıza’ düşeni almaktayız. Merkezi Belçika’da, Brüksel ve Sevilla’da Hava Kontrol Merkezleri olan kısaca EUROCONTOL denilen Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatı, üye olan her ülkenin hava sahasını kullanan uçaklardan üst geçiş ücreti alır ve aldığı bu parayı, üye ülkenin yaptığı yatırıma göre, bu hizmeti veren personele geri öder. Bu kadar çok yabancı uçağa hizmet veren Türkiye’nin payına ne düşüyor, hangi çalışan bu paradan ne kadar pay alıyor?

Merak ettiğimiz ve asıl tartışılması gereken konu budur!. Üye ülkelerin hepsinde seyrüsefer faaliyetlerini devlete bağlı, fakat özerk kuruluşlar yürütürken, Türkiye’de ise hem hava seyrüsefer, hem de devletin elindeki tüm havalimanlarının işletilme işini Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü yapmakta. Tüm DHMİ çalışanları EUROCONTROL tarafından gönderilen ve “Havacılık Tazminatı” denilen bu paradan pay istiyor, fakat bu herkese verilmiyor. Çünkü, DHMİ’nin havalimanı işletme gibi bir görevi olduğu için bu işlerde çalışanlara hiç tazminat ödenemiyor. DHMİ çalışanlarını ATCO (Air Traffic Control) çalışanları, ATCO olmayanlar ve hem işletmeye, hem de seyrüsefere hizmet edenler diye üçe ayırabiliriz.

Basında sürekli gündeme gelen, her mesleğin dernek ve sendika kurarak ‘hakkımız’ diyerek almaya çalıştığı bu tazminat işinin sorun olması aslında DHMİ’nin kuruluşundan kaynaklanır. “Ben de DHMİ’de çalışıyorum” diyen, fakat seyrüsefer, yani hava trafiğini sevk ve idare etmekle hiç bir alakası olmayanlar da tazminat peşindeler. Havalimanı işletmeciliği ve seyrüsefer hizmetleri ayrılırsa, kimin hangi işi yaptığı belli olacak, tazminatı da hak eden alacak ve tartışma da bitecek. “Kullanan öder” prensibine göre tüm üye ülkelerin hava sahasını kateden şirketler, üst geçiş ücretini geçilen süreye göre öder. Türkiye’nin toplam hava sahasının 1 milyon kilometre kareden büyük olduğunu ve coğrafi olarak giriş ve çıkış arasındaki mesafenin de tüm Avrupa ülkelerinden uzun olduğu gerçeği ortadayken, Türk tescilli uçaklar, Avrupa ülkelerinden daha kısa sürede geçmelerine rağmen üç kata yakın bir ücret (Yaklaşık 80-90 Euro) ödüyorlar. Biz ise tepemizden daha uzun sürede her gün geçerek, havamıza karbon salan yabancılardan üçte bir (25-30 euro) gibi çok düşük bir ücret alıyoruz.

Yaptığımız yatırım ve maliyetlerimizi bildirdiğimiz EUROCONTROL da bize pastadan bu kadar pay verebiliyor. Avrupa’da seyrüsefer hizmeti veren ATCO denen elemanlar 8-10 bin Euro maaş alırken, bizde bu işi yapan trafik kontrolörleri ancak 2 bin Euro alıyor. Bu işi yapan personelin maaşlarını devlet memuru oldukları için arttırıp 350 bin liraya çıkarmak da mümkün olamadığı için ortaya içinden çıkılmaz böyle garip bir durum çıkmaktadır. Yani, çok uçağa hizmet etmenin özde bir faydası yok. Çalışanların hepsi de bundan payına düşeni alamayacaksa o halde iki şapkalı DHMİ’ye adında yazılı işleri bırakmak, hava seyrüsefer hizmetlerini de tüm Avrupa’da olduğu gibi özerk bir yapıya kavuşturmak doğrusu en hayırlı iş olacaktır derim. Mutlu yarınlar Türkiye’m..

 

…………………………………………..

 

ERCAN HAVALİMANI’NDA KRİZLER BİTMİYOR

 

92 milyon TL’lik fatura nasıl ödenecek? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni dış dünyaya doğrudan değilse bile, Türkiye’ye üzerinden bağlayan Ercan Havalimanı’nın özelleştirilmesinden sonra bir çok sorunla karşılaştı. Rizeli müteahhit Emrullah Turanlı’nın Taşyapı Yapı ve Alp Delimollaoğlu’nun Terminal adlı şirketlerinin ortak olduğu T&T Havalimanı İşletmeciliği Şirketi yeni terminali sorunlarla açabildi. Hayli yoğun bir trafiğe sahip olan ve iyi de para kazanan Ercan Havalimanı işletmecisi olan şirketin yıllardan beri ödemediği 92 milyon TL’lik elektrik borcu adada en önemli gündem. Konunun bir numaralı muhatabı olan Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, geçmişi suçlayarak, kendini de temize çıkarmak istediği açıklamada aynen şöyle diyormuş; “Madem Ercan (Havalimanı) İşletmecisi’nin 92 milyon TL borcu var. Niye (elektrik)kesilmiyor. Oysa sıradan bir vatandaşın 700 TL borcu olsa elektrikleri otomatik kesiliyor. TT’ye bu müsamaha niye?” diye soruluyor.

TT, yıllar önce bitirip açması gereken Ercan Havaalanını, Devletin sözleşmedeki şartları yerine getirmediği gerekçesi ile biz iş başına gelinceye kadar bitirmedi. Hukuki olarak haklı idi. Çünkü sözleşmeyi yapanlar son derece yanlış bir sözleşme yapmışlardı. Mesela; “Ercan’da işletme süresi yer tesliminden sonra başlayacaktır” diye yazıyordu. Oysa Devlet yer teslimini bir türlü yapamıyordu. Çünkü İşletmeciye sözleşme gereği verilmesi gereken arazide askeri birlik vardı.(…) Sözleşmedeki bu büyük fiyasko maddeye siyasetçilerin cevabı; “TT’nin o araziye ihtiyacı yok. Yer teslimi yapılmadan da TT Havaalanını açmak zorunda” şeklinde oluyordu. Ama Hukukçular öyle demiyordu. Devlet ya sözleşmeyi değiştirmeli arazi sınırlarını yeniden belirlemeli veya sözleşme gereği bu araziyi askerden boşaltıp TT’ye teslim etmeli idi. TT de: “Bana yerimi teslim edin. Havaalanını o zaman bitirir ve işletmeye açarım. Yapım ve İşletme sürem birbiri ile bağlantılıdır. Ne zamanki bana yer teslimi yapılır, İşletme sürem de o zaman başlar” diyordu. Aklı başında hukukçular bu maddenin TT’ye büyük bir manevra alanı yarattığını söylüyorlardı.

Bu sebepten dolayı, 4’lü koalisyonda bile TT’ye dokunulamamıştı. Biz iş başına geldiğimizde, önce konuyu tam anlamak için her kesimden bir dizi birifing aldık. TT ile yaptığımız bir dizi görüşme sonucu onların Havaalanını bitirme konusunda çok da istekli olmadığını anladık. Bir hukukçu bana dedi ki; “Adam deli mi yeni havaalanını açsın. Burada aylık masrafı 5 milyon TL. Yeni Havaalanında açtığında aylık masrafı en az 25 milyon TL olacak. Bu sözleşmeye göre TT, 50 sene bu Havaalanını açmaz”. Görüşmeler sonucunda, mahkemeye gitmenin bize faydasının olmayacağını, mahkemenin çok uzun sürebileceğini, sözleşme gereği bizim haksız da bulunabileceğimizi, bu yüzden farklı bir yol bulmamız gerektiği kanaatine vardık.

Tek çare; TT ‘ye söz geçirebilecek ve onu yeni bir sözleşmeye ikna edebilecek çevrelerin hakemliğine başvurmaktı. Konuyu başka mercilere taşıdık. Meseleyi önce onlara izah ettik. Bizi anladılar. Hakemliği kabul ettiler. O mercilerin hakemliği tahtında, aralarında DHMİ ve TC Sivil Havacılık Dairesi (SHGM) uzmanları, 12 adet hukukçu, Maliye ve Ulaştırma Bakanlık yetkilileri ve teknik heyetleri ve hatta Merkez Bankası Başkanı’nın da bulunduğu, yaklaşık 100 kişi aylar süren görüşmeler yaptı. İlgili mercilerin zaman zaman TT’ye baskı ve hatta tehditler de bulunması sonucu, iş tatlıya bağlandı. Yeni bir protokol yapıldı ve Ercan Havaalanı işletmeye açıldı. Ercan işletmeye açılırken en önemli sorunlardan birisi de Yeni Havaalanının elektrik tarifesinde çıkmıştı.

Yüklenici firma TT, Ercan’da uygulanacak tarifenin geçici değil, normal tarife olmasını istiyordu. Aksi takdirde geçici tarife ile gelecek elektrik faturasının altından kalkamayacağını söylüyordu. Kendilerine bu konunun ilerde konuşulacağı söylenmişti. Ama bu konu protokolde yer almamıştı. Bu süre içerisinde Ercan’a gelen geçici (tarifeli) elektrik faturası 92 milyon TL. Normal tarife olsaydı ödenecek rakam; 62 milyon TL olacaktı. TT diyor ki; “Bana Ercan Havaalanını siz zorla açtırdınız. Eski sözleşme ile ben Ercan’ı tamamen bitirdikten sonra açacaktım. Ben geçici tarife üzerinden gelen bu yüksek faturayı ödemem.”Kıb-Tek diyor ki; “Ben anlamam. Ben oraya geçici elektrik verdim. Geçici elektriğin bedeli de budur. TT’ye niye farklı bir muamele yapayım. Bu diğer vatandaşlara haksızlık olmaz mı?” Hükümet diyor ki; “TT şimdiye kadar hep sözleşme diyordu. Sözleşme veya protokolde elektrikle ilgili bir madde var mı? Bizi bu işe karıştırmayın. Kendiniz Kıb- Tek ile anlaşın. Konu bu minval üzerinde aylarca tartışıldı. Netice; Yine hatırı sayılır kişilerin devreye girmesi ile sorun çözüldü. Anlaşma gereği T&T, Kıb Tek’e borcu olan her tüketicinin yaptığı gibi 92 milyonluk faturayı yapılandırarak ödeyecek. 2 ay içerisinde de Ercan da elektrik tesisatını tamamlayacak. Kıb-Tek tarafından son kontroller yapılıp, normal tarifeye geçilecek. Şimdi bu gerçekler ışığında tartışmaya devam edebilirsiniz…” Çok ilginç sözler.

Önce Osmanlı, sonra da İngiliz kültürü ile yetişen Kıbrıs Türk halkının saflığını hükümetlerdeki iş birlikçileriyle çok iyi kullanan Ercan Havalimanı işletmecisi T&T adlı şirketi ve ortaklarını, hangi hatırı sayılır çevreler nasıl ve niçin ikna etti acaba? Bakan Bey, bu konuya da bir açıklık getirseydi çok iyi olurdu.

Devamını Oku

MUSA ALİOĞLU yazdı / BİR ŞEHİDE ÖDENMEYEN MİNNET BORCU

MUSA ALİOĞLU yazdı / BİR ŞEHİDE ÖDENMEYEN MİNNET BORCU
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türk Hava Kuvvetleri mensubu Hava Pilot Albay Uğur Yıldız ve Hava Pilot Albay Gökhan Özen’in şehadetinden milletçe büyük bir üzüntü duyduk. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum. Diliyorum ki, bazı şehitler gibi onlar da unutulmasın ve aziz hatıraları yıllar boyu hep yaşatılsın. Bazı şehitler derken, minnet ve şükran borcumuzu ödemediğimiz kahraman bir vatan evladından bahsedeceğim.

Ali Karaçoban, 23 yılı Hava Kuvvetleri 23 yılı da özel sektör olmak üzere tam 46 yılda, 26 bin saatten fazla uçuş yapan yedi yıl da öğretmen pilot olarak görev ifa eden kıdemli emekli gökyüzü sevdalısı bir kaptan pilot.

2005’te kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın isteğiyle bir KTHY uçağıyla Ercan’dan Bakü’ye ilk ve son kez direkt uçuş yapıp tarihe geçmiş bir havacı.

Hayatını anlattığı “Turna Kuşu Misali” adlı kitapta Kıbrıs Lefkoşa’daki Ercan Havalimanı’na adı verilen ve hocası olan Şehit Hava Pilot Binbaşı Fehmi Ercan ile ilgili bölüm çok ilgimi çekti.

Sizlerle bu bölümü paylaşmak isterim.

“1969 senesiydi.

Hava Harp Okulu sınavları için Eskişehir’in İnönü nahiyesindeydim.

Yaklaşık üç aydır süregelen askeri eğitim, paraşütle atlama ve uçuş eğitimini tamamlamış sıra son nokta olan kontrol uçuşuna gelmişti. (…)

Kontrol uçuş öğretmenim Hava Pilot Yüzbaşı Fehmi Ercan’dı. (…)

Kontrol uçuş öğretmenim hangi uçuş hareketini istediyse hepsini yaptım.

20 Temmuz 1974.

Kıbrıs’taki gerginlik had safhaya ulaşmış, kaçınılmaz olarak Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Kıbrıs Barış Harekatı başlatılmıştı. Harekat’ın ilk günü; Girne sahiline çıkan ilk Alay Komutanı İbrahim Karaoğlanoğlu,

Hava Pilot Binbaşı Fehmi Ercan, yanlarında bulunan iki askerle birlikte Rumların açtığı roket atışı sonucu şehit olmuşlardı.(…)

Savaş Pilotu Hocam Fehmi Ercan, kara savaşında şehit olmuştu.

Görevi, cephenin en ön saflarından Türk uçaklarını düşman hedeflerine yönlendirmekti.

Sadece beş yıl önceki o tatlı anıdan sonra bu olay herkesi olduğu gibi beni de derinden yaralamıştı.

Aynı gün Hava Pilot Üsteğmen İlker Karter de Rumların açtığı uçaksavar atışı sonucu şehit olmuştu.

Aslında Kıbrıs Barış Harekatı’nın ilk şehit pilotu Hava Pilot Üsteğmen Türker Aydın’dı. 18 Temmuz günü Balıkesir’den savaşa katılmak için ana meydanı Konya’ya uçarken kalkışta ağ bariyerine takılarak şehit olmuştu.

Harekât başarıyla tamamlandıktan sonra Girne’de, içinde şehitlik ve müze de bulunan bölgeye “Karaoğlanoğlu” ismi verilmişti. Şehitlerimiz orada yatmaktadır. Rumlardan ele geçirilen “Tymbou” (Tymvou) hava meydanı modernize edilerek oraya Şehit Hava Pilot Binbaşı Fehmi Ercan’ın ismi (Not: Yalnız soyadı. M.A) verilmişti, “Ercan Havalimanı” yazıyordu ama bir resmi yoktu. Alelacele bulunan bir karış eninde ve bir buçuk karış boyunda bir fotoğrafı, çerçeveletip giriş kapısının karşısındaki duvarın orta yerine asılmıştı. Ne doğru dürüst görülebiliyor ne de içindeki yazı okunabiliyordu. Hava Kuvvetleri’nde iken çeşitli gerekçelerle Kıbrıs’a gittiğimde değişen bir şey olmadığını görüyordum. Hiç olmazsa aynı resim biraz daha büyütülemez mi diye birkaç makama dillendirdim ama yine değişen bir şey olmadı. (…)

2000-2008 yılları arası, Kıbrıs Türk Hava Yolları’nda uçuyor, aynı zamanda da Eğitim Direktörlüğü görevi yapıyordum. Yine bir karış eninde bir buçuk karış boyundaki Fehmi Ercan fotoğrafının büyütülmesi ve hiç olmazsa bir kaide üzerine konulması girişimlerinde bulundum. Değişen bir şey olmadı. KKTC, TC’ ye TC yetkilileri de KKTC’ye attı pası.

Uçuşlar çoğalıp da dijital olarak aynı duvara günlük uçuşlar yansıtılınca bu defada renk cümbüşünün içinde kayboldu Hocam’ın fotoğrafı. Nöbetçi meydan müdürüne gösterdim, “Tamam Hocam ayarlayeceyik.” dedi.

Ertesi gün baktığımda en sağa, iki duvarın kesiştiği kenara kaydırılmıştı fotoğraf. (…)

Sene 2010. Pegasus Hava Yollarında Öğretmen pilot olarak uçuyorum.

O günkü uçuş programında çok yakından tanıdığım, daha önceki eğitimlerinde de bulunduğum; bilgili, bilekli, yürekli iki Kıbrıslı pilotun yıllık lisans yenileme uçuşları vardı.

Uçuşa başlamadan önceki brifing bitiminde, Fehmi Ercan’ın fotoğrafını sordum, birbirlerine baktılar…

Demek ki değişen bir şey yok. Bu konuda daha önceki mücadelemi ikisi de biliyordu. Şimdiki havalimanı müdürünün telefonunu bulmalarını istedim, biraz da kızdım. Ben uçan birine kızamam, benimkisi tatlı sert ifade etmedir. İki saatlik uçuştan sonra, 15 dakikalık arada, Kaptan Bekir Kasapoğlu telefonunu bana uzatarak “Hocam sizi ararlar.” dedi.

Telefonda Kıbrıs ağzıyla çok güzel konuşan bir beyefendi; konuyu bildiğini, beni tanıdığını ve bu konudaki mücadelemi de bildiğini, bir ay içerisinde beğeneceğimi umduğu bir şey yapacağını söyledi. Teşekkür edip telefonu kapattık. (…)

15 gün sonra… WhatsApp’tan altın sarısı bir kaide üzerine yerleştirilmiş Fehmi Ercan fotoğrafı geldi. Çok güzeldi. Sabah uçağıyla Ercan’a uçup akşam uçağıyla döndüm. Giriş kapısının tam karşısına, bavulların konduğu yürüyen bandın yakınına konmuş, herkesin dikkatini çekiyordu. Çoğu kişi yakından inceliyor ve Fehmi Ercan’ın kahramanlığını okuyordu. Fotoğraf çeken de çoktu. Emeği geçen herkese teşekkür ettim. Ayrıca yeni yapılan terminal binasının en çok görünen yerine bir büst veya heykelle birlikte, jetçi uçuş kıyafet ve malzemelerinin sergileneceği “Fehmi Ercan Platformu” sözü de aldım. (…)

07 Aralık 2022.

Doğu Akdeniz Üniversitesi dünya sivil havacılık günü seminerine katılmak için Kıbrıs’a gittiğimde gördüğünüz fotoğrafı çektim. Tertemiz duruyordu. Yeni terminal binası da tamamlanmış görünüyordu. Fehmi Ercan Platformu için görüşmeler yapmak istedim ama benim tanıdığım hiç kimse kalmamış, tüm kadro değişmiş. (…)

Gelin..! Eski yeni, küçük büyük tüm tayyareciler, bir araya gelip birlik olalım. Kalemşörler, politikaya yakın duranlar, Pilotlar Derneği, Pilotlar Vakfı, görev hepimizin!

Şehit Hava Pilot Binbaşı Fehmi Ercan’a yakışır bir platformun yeni açılacak Ercan Havalimanı terminalinde yer almasını sağlayalım.

“Övünmek gibi olmasın!” demeyelim, “Övünmek gibi olsun, biz tayyareciler yaptık!” diyelim.

İnanıyorum ki, Yılmaz Büyükerşen hoca yapılması gerekenlerin en güzelinin yapılması için tüm imkânları kullanacaktır. Yeter ki bilgilendirilsin.

Saygı ve sevgilerimle. Ali Karaçoban.

25 Aralık 2022.”

Ercan Havalimanı yeni yolcu terminali 2023’te açıldı. Ama, Şehit Hava Pilot Binbaşı Fehmi Ercan’ın aziz hatırasına yakışacak daha anlamlı bir platform veya bir alan ne yazık ki yapılamadı.

Pano ve fotoğrafı biraz büyütüldü, kısa özgeçmişi İngilizce de yazıldı.

Yine de teşekkür etmek gerek. Çünkü kahraman pilotumuzu unutturmak için az kalsın havalimanının adını bile değiştirmeye niyetlenenler oldu.

Fakat, bunu gerçekleştiremediler.

Sözün özü, büyük kahramana minnet ve şükran borcumuzu ödemedik.

Yine de mutlu yarınlar Türkiye’m.

Devamını Oku

Musa ALİOĞLU yazdı / THY, KARGODA DÜNYA ÜÇÜNCÜSÜ OLDU

Musa ALİOĞLU yazdı / THY, KARGODA DÜNYA ÜÇÜNCÜSÜ OLDU
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye’nin en çok döviz getiren ve en büyük ihracatçısı konumunda olan ve her 59 saniyede bir uçak kaldırmakta olan Türk Hava Yolları Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı Prof.Dr. Ahmet Bolat, hedeflerinin 2033 yılında 813 uçaklık filo olduğunu ve dünyada yedi büyük şirketten biri olacaklarını açıkladı.

THY’nin içinde bulunduğumuz yıla ait öngörülerini sosyal medya hesabında paylaşan Başkan Bolat şöyle diyor;

“Şirket, 2024 yılında 35 bin 604  personel ve 456 uçak ile 92 milyon yolcu taşımayı hedefliyor. THY stratejik planı kapsamında 2033’te uçak sayısını 813’e yükselterek, yıllık 171 milyon yolcu taşımayı hedefliyor.”

“Geçen hafta ilk çeyrek sonuçlarının ekserisi açıklanmış ve birçok rakibimizden olumlu anlamda ayrıştığımızdan bahsetmiştim. Bugün resmi açıklamamız içinde detayları ilan ettik. Özetle, 2024 yılının birinci çeyreğinde kapasiteyi %13 artırarak 18,5 milyon yolcu taşıdık ve 42 milyon USD Esas Faaliyet Kârı elde ettik.”

“Devam eden küresel jeopolitik gerilimler ve makroekonomik belirsizliklere rağmen çeviklik ve geniş uçuş ağı sayesinde büyümeyi kesintisiz sürdürerek yolcu sayısını yıllık %8,4 artırdık ve 18,5 milyon yolcu taşıdık. Ortaklığımızın yurt içi yolcu kapasitesi 2023 yılının aynı dönemine göre % 9,4 yükselirken, yolcu sayısı da %11,7 arttı. Dış hatlarda özellikle Uzak Doğu bölgesinin güçlü katkısıyla yıllık bazda yolcu sayısı da % 6,7 artış gösterdi.”

“2024 yılının birinci çeyreğinde küresel dış hat yolcu kapasitesi pandemi öncesi 2019 yılının % 2 gerisinde kalırken; Türk Hava Yolları 2019 yılı dış hat yolcu kapasitesinin % 42 üzerine çıkarak sektörün en önde gelen hava yollarından biri olmaya devam etti. Ortaklığımız 2024 yılının ilk üç ayında taşıdığı kargo miktarını 2023’ün aynı dönemine göre % 35,3 artırarak IATA verilerine göre 2024 yılının ilk çeyreğinde dünyanın en büyük üçüncü kargo taşıyıcısı oldu.”

“Ocak-Mart 2024 döneminde toplam gelir yıllık bazda %10 yükselerek 4,8 milyar USD’ye ulaştı. Toplam gelirin % 16.5’unu oluşturan kargo gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre % 27 artış gösterdi. Küresel enflasyon baskılarının maliyetler üzerindeki olumsuz etkilerine rağmen Ortaklığın nakit yaratma potansiyeline işaret eden FAVKÖK (Faiz, vergi, amortisman ve kira öncesi kar) %1 yükselerek 779 milyon USD düzeyinde kaydedildi.”

“Türk Hava Yolları 2024 yılının ilk çeyreğinde dünyanın en genç ve modernleri arasında yer alan filosunu havacılık sektöründe küresel ölçekte yaşanan tedarik problemlerine ve uçak üretiminde yaşanan darboğaza rağmen geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre %10 büyüterek 453 uçağa ulaştırdı. Uçak finansmanlarında kullandığı yenilikçi ve çeşitli finansman modelleriyle uçaklarını düşük maliyetle filosuna dahil etmeye devam etmiş ve Ocak ayında Dublin’de düzenlenen “AirlineEconomics Aviation 100’’ ödül töreninde “Yılın Anlaşması (Global)”, “Yılın JOLCO Finansmanı” ve “Yılın Sigorta Garantili Finansmanı” ödüllerini almıştır.”

“1 Mart 2024 tarihinden itibaren Avustralya Melbourne’a sefer düzenleyen tek Avrupalı havayolu olurken bayrak taşıyıcımızın kanatları altındaki kıta sayısı 6’ya, ülke sayısı 130’a ve uçuş noktası sayısı ise 346’ya yükselmiş oldu.”

İştirakleri ile birlikte yaklaşık 88 bin kişiye istihdam sağlayan Türk Hava Yolları, eşsiz uçuş ağı, modern filosu, üstün hizmet anlayışı ve başarılı 2024 yılı birinci çeyrek performansıyla sektörüne yön veren bir marka olarak hava taşımacılığının devleri arasında bayrağımızı gururla dalgalandırmaktadır. Önümüzdeki yıllarda da ülkemizin kalkınma hedefleri ve 2033 stratejimiz doğrultusunda sektörümüzün sürdürülebilir büyümesine olan katkımız artarak devam edecektir.”

THY’NİN BAZI GÜNLÜK RAKAMLARI

  • Her 59 saniyede 1 THY uçağı havalanıyor.
  • Her gün ortalama 2 milyon 837 bin 397 kilometre uçuş yapılıyor.
  • Uçaklar, her gün Dünya etrafında 71 kez dönüyor ve 6 kıtada 130’un üzerinde ülkeye uçuyor.
  • Uçaklar her gün 3 bin 972 saat havada kalıyor ve bu sayı 165 güne tekabül ediyor.
  • Uçuşlarda her gün ortalama 2 bin 194 pilot görev alıyor.
  • Uçuşlarda her gün ortalama 5 bin 466 kabin memuru görev alıyor.
  • Uçaklar günlük ortalama 249 binin üzerinde yolcu taşıyor.
  • Uçaklar günlük ortalama 4 bin 761 ton kargo taşıyor.

Başarıların daim olsun Te Ha Ye’miz.

Mutlu yarınlar Türkiye’m.

 

……………………………………………………

 

BAKANLIK VE SHGM İÇİN 31 MAYIS ANLAMSIZ MI?

DÜNYA KABİN MEMURLARI GÜNÜ SÖZDE KUTLANDI

 

Bundan 28 yıl kadar öncesine gidelim.

Gazeteciliğe zorunlu olarak ara verip charter uçuş yapan Air Alfa şirketinde basın danışmanlığını üstlenmiştim.

Cep telefonları henüz icad olunmadığı için bir gün rahmetli sanatçı Osman Yağmurdereli ofis telefonundan beni aradı. Hal ve hatır sorduktan sonra o hızlı konuşmasıyla asıl konuya girdi.

İçinde uçak sahnelerinin de geçeceği bir televizyon filmi çekeceklerini ve bu iş için de uçağa, haliyle de sponsora ihtiyaç duyduklarını söyleyip, destek istediğini söyledi.

Şirket üst yönetimini de tanıdığı için hayır cevabı gelmeyeceğini bildiği için ekibiyle ziyarete gelerek bana ve Kabin Hizmetleri Müdürümüz olan Ayşe Çakı arkadaşıma bilgi verdi.

Konu, onun deyimiyle bir hostesin özel hayatını anlatan bir aşk filmi olacaktı.

Senaryoyu anlattı bizler de dinledik. Gerçek hayatta yaşanmış bir olaymış.

Senaryoya göre bir bakan seyahatte tanıdığı bir kabin görevlisine (belki de amir) aşık olur ve olaylar sürer gider.

Osman Yağmurdereli, hostesin değil ama bu bakanın kim olduğunu bana söylediğinde doğrusu çok şaşırdım.

Bugün, Osman Bey de, o sayın bakan da hayatta olmadığı için isim vererek hatıralarına saygısızlık edemem.

Konuyu ve kişileri bilenler biliyordur.

Gün geldi, Atatürk Havalimanı’ndan (AHL) gerekli izinler alındı. “Bir aşkın bittiği yer” adlı filmin başrollerinde hostes Ayça’yı Aydan Şener, bakanı ise Behzat Uygur canlandırıyordu. Filmin yönetmenliğini de Veli Çelik yapıyordu. Osman Bey’in bir iki günde biter dediği, 60 kadar figüranın da rol aldığı çekimler AHL’de bir hafta sürdü.

Senaryo gereği, Bakan’ın Hollanda’ya gitmesi gerektiği için, aynı uçakla Amsterdam’a seyahat gerçekleştirildi.

Gerçek kaptanlar filmde görev almayı etik bulmadıkları için Osman Abi’nin yoğun ısrarıyla kaptan rolünü benim üstlendiğim filmin çekimleri bitirildi. Ardından çok geçmedi fragman denilen ön tanıtımlar, o zamanın en ünlü kanallarından Magic Box’ta dönmeye başladı ve film yayınlandı.

Basında olumlu, olumsuz birçok yazı çıktı. Ben gelişmeleri takip ederken bir telefon geldi. Arayan, o zamanlar adı Türk Hava Yolları Kabin Memurları Derneği olan TASSA’nın Başkanı THY Kabin Amiri Yasemin Yurttagülen idi.

İlk sözü “Musa Bey, çok teessüf ediyorum. Sizin şirketinizde hostesler böyle mi davranıyor? Bu filmi çeken Osman Bey’i, sizleri kınıyorum” oldu.

Senaryoyu ayrıntılı okumadığımızı ve bazı sahnelerin sonradan eklendiğini söyleyerek bizim de bu duruma çok üzüldüğümüzü belirttik. O sıralarda

televizyonlar, sosyal medya yaygın olmadığı için konu çok da duyulmadı ve öylece kapandı gitti. Film, yıllarca yılda üç beş kez tekraren yayınlandı.

Yaşanmış bu hikayeyi neden anlattım.

Geride kalan Mayıs ayının son günü olan 31 Mayıs Dünya Kabin Memurları Günü idi. Sessiz sedasız kutlanıverdi.

Ne, adında Ulaştırma olan Bakanlık, ne de varlık sebebi arasında kabin memurlarının da olduğu Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bir tören yapmadı.

THY ve diğer şirketler neler yaptı, ben görmedim dersem kimse alınmasın.

Sadece sosyal medyada bir kaç satır yazmakla andık demek olmaz olamaz.

Şimdilerde tüm havayolu şirketlerinin mensuplarını bünyesinde barındıran TASSA (Türkiye Havayolu Kabin Memurları Derneği) ve de mesleğin

duayenlerinin üye olduğu (AARFA) Emekli Kabin Memurları Derneği de olmazsa, toplumun böyle bir gün olduğundan ve böyle bir meslek olduğundan haberi olmayacak. AARFA üyelerini benim de davetli olduğum tekne gazisinde buluşturdu.

Kabin memurluğu mesleğinin toplum nezdindeki algısını yüceltecek bütün girişimlere destek olmak görevimiz.

İyi ki varsınız. Gününüz kutlu olsun. Size sağlık ve mutluluklar diliyorum.

Meslekte ömür tüketip emekli olanlara da aynı dilekleri sunarken, aramızdan ayrılanları da rahmetle yad ediyorum.

Ruhları şad, mekanları cennet olsun.

Devamını Oku